Birleşmiş Milletlerin tahminlerine göre, nüfusu 10 milyonu geçen şehirlerin arasına 10 şehir daha eklenecek ve mevcut megakent sayısı 2030 yılına kadar 43’e yükselecek!
Megakentlerin sayısındaki artış, kentleşmeye doğru artan küresel eğilimin en belirgin kanıtı olarak bulunuyor. 1950 yılında şehirlerde yaşayan insan sayısı, dünya nüfusunun üçte birinden bile daha azdı. (751 milyon.) Sadece New York ve Tokyo’da yaşayanlar ise bu sayının 10 milyonluk kısmını oluşturuyordu. Günümüzde 4.2 milyar insan yani toplam nüfusun %55’i şehirlerde yaşıyor. Bu oran, önümüzdeki jenerasyonda 2.5 milyarlık bir artış görerek %68’e yükselecek.
Kırsal alanlardan kentsel alanlara geçişin %90’ının Asya ve Afrika kıtalarında gerçekleşmesi bekleniyor. Diğer kıtalardaki şehirleşme oranına şöyle bir göz atmak gerekirse; Amerika kıtasında bulunan her beş kişiden dördü ve Avrupa’nın dörtte üçü şehirlerde yaşıyor. Buna karşılık olarak ise, Asya nüfusunun yalnızca yarısı şehirlerde yaşarken Afrika’nın büyük bir çoğunluğu hala kırsal kesimde yaşıyor. Ancak oranlar hızla değişiyor. Şu anda nüfusu 10 milyonun üzerinde olan 33 şehirden 22’si Asya ve Afrika’da bulunuyor. Ek olarak 2030 yılında megakentlerin arasına katılması beklenen 10 şehirden 9’u da bu iki kıtadan olacak.
Hindistan’da, 2050 yılına kadar 416 milyon insanın şehirlere göç etmesiyle önemli bir büyüme bekleniyor. Delhi, 2028 yılına kadar dünyanın en kalabalık şehri olan Tokya’ya yaklaşacak ve megakent şehirlerin arasında Hyderabad ve Ahmedabad da katılacak. Çin’de bulunan iki megakente ise 10 milyonluk nüfuslarıyla 6 şehir daha katılacak. (Shanghai, Beijing, Chongqing, Tianjin, Guangzhou ve Shenzhen). Ancak Asya’nın büyümesi yalnızca Hindistan ve Çin ile sınırlı değil. Bangladeş’in başkenti Dakka, 2030 yılına kadar 28 milyon nüfusa ulaşarak dünyanın en büyük dördüncü şehri olabileceği tahmin ediliyor. Pakistan’da bulunan Karaçi ve Lahor sıralamada yükselirken Manila’da ve Jakarta’da da büyük nüfus patlamaları görülecek. Yeni megakent listesinde Tahran, Seul ve Ho Şi Min kentlerinin de yer alması bekleniyor. Asya’da bu tarz nüfus patlamaları görülürken Japonya’da da kayda değer bir istisna var! Daha önce Tokyo’ya yaklaşabilen ve 19 milyon nüfusa ulaşan Osaka, bugünlerde gerileme yaşıyor. Osaka şehrinin verilerine göre, 2030 yılına kadar listede ilk 10’dan çıkabilir. Kırsal kesimin fazlalığından dolayı Afrika en büyük değişim alanına sahip kıta konumunda bulunuyor. Tanzanya’daki bir başka “gelecek megakenti” olan Dar-es-Salaam, her yıl yarım milyon kişi büyüyor!
Şaşırtıcı bir şekilde, Amerika kıtasında yeni bir megakent öngörülmüyor. Sao Paulo ve Mexico City şu anda dünyanın en büyük 4. ve 5. şehirleri iken 2030’da sırasıyla 9. ve 8. sıralara kadar gerileyecekler. Avrupa’da ise ciddi anlamda nüfus kaybeden şehirler görülüyor; özellikle Polonya, Romanya, Rusya ve Ukrayna’da ancak aynı zamanda 2030 yılları arasında megakent statüsüne ulaşması öngörülen Asya ve Afrika dışındaki tek yer de burada bulunuyor. Londra. 20. yüzyılın ikinci yarısında dünyadaki en kalabalık şehir iken bundan 200 yıl sonra yaşadığı bir düşüş döneminden sonra, Londra bir kez daha hızla büyüyor.
Megakentlerin karşılaştığı zorlukların sayısı zaten uçsuz bucaksız ancak barınma, kirlilik, ulaşım, altyapı, eşitsizlik ve sosyal uyum gibi birçok alana yaratıcı çözümler gerekiyor.