AnasayfaÇalışma Koşulları

Bir sonraki endüstri devriminin anahtarı “yaratıcılık”

Bir sonraki endüstri devriminin anahtarı “yaratıcılık”

İlk sanayi devriminde büyümenin tetikleyicisi mühendislik, ikincisi elektrik ve üretim hatları, üçüncüsü ise teknoloji ve enformasyon oldu. Dördüncü bir sanayi devrimi ile yüzleşecek olan modern ekonomiler, makinelere ibadet edenler değil, insan yaratıcılığını destekleyen ekonomiler olacak.

Yüzyıllardır insan, ekonomik büyüme için sistematik bir şekilde işlem görüyordu. Ortaçağ Avrupa’sında emek kelimesi köleliğin azalması ve paranın yaygınlaşması sırasında ortaya çıktı ve insan becerisinin para kazanılmasını simgeledi.  Modern tanımlaması ise sanayileşme sürecinde verimliliği nasıl algılandığı hakkında.

Birinci, ikinci ve üçüncü endüstriyel devrimler

17. yüzyılın ortalarında başlayan süreçte, kırsal tarım toplumları kentsel ve endüstriyel hale dönüştüler. Ekonomik büyüme, enerji için yer altına girmek ve üretim için fabrikalara gitmek anlamına geliyordu. Bu endüstrilerde işçi sağlığına zararlı etkiler çok iyi belgelendi. Maddi kazanç adına, madenciler ve fabrika işçileri genellikle hastalık, fiziksel ağrı ve erken ölümle sonuçlanan tehlikeli koşullara maruz kaldılar.

Zamanla, makineler üretimi insanlardan devraldı ve çalışma saatleri yükseldi. Artan talebin arzı aşmasıyla, işletmeler aralıksız üretim yaparak karları maksimize edebildiler. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından mesai saatleri hakkında yapılan kapsamlı bir araştırma, erken sanayileşme dönemindeki “çalışma saati” kavramının, işyerinde harcanan saatlerin “kayıp zaman” olarak algılanmış olması gerçeğine dayandığını açıklıyor. Dört yüz yıl sonra, içine bulunduğumuz “hafta sonu için yaşamak” kültürü, bu olgunun kabul edilmiş bir norm olduğunun yansıması.

Dördüncü sanayi devrimi

Batı ülkeleri şimdi üçüncü sanayi devriminden “yeteneğe” doğru geçiş yapmış durumda. İşletmelerin ve kuruluşların daha etkili bir iş gücü yaratmaya çalıştıklarının bir örneği, aslında fabrikalarda değil, ofis alanlarında gerçekleştiriliyor. Artık yüksek teknoloji şirketlerinde standart olan eğlenceli işyerleri dalgasının amacı genellikle daha uzun çalışma saatleri ve şirket sadakatini teşvik etmek.

Öte yandan, ofiste harcanan zamanla üretkenlik ve yaratıcılık arasındaki bağlantı çok zayıf. Çevre konforluysa, çalışanlar bir ofiste daha uzun süre kalabilirler, ancak bu onların işlerini daha iyi yaptıkları anlamına gelmiyor.

Bir diğer tasarım tabanlı örnek ise açık planlı ofisler. Açık ofisler maliyetleri düşürüyor ama daha verimli çalışmayı teşvik edeceği yönündeki varsayımlar doğruyu yansıtmıyor. Açık ofisler, özellikle gürültüye bağlı olarak stres yaratan ortamlara neden oluyor. 2016 yılındaki bir raporda, stresin İngiltere’de işle ilgili tüm sağlık sorunu vakalarının %37’sini oluşturduğu tespit edildi. 1970’lerin başında yapılan çalışmalar, stresin basit veya tanıdık görevleri yerine getirmek için faydalı olabileceğini, ancak karmaşık ve esnek düşünmeyi gerektiren görevler için zararlı olduğunu gösterdi.

Robotlar giderek manüel emek gerektiren işlere adapte olurken, insanı makineden ayıran en önemli özellik olan yaratıcılık teşvik edilmeli. Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu Klaus Schwab, “Bir şeyden eminiz: yetenek gelecekte üretimin en kritik faktörü olarak sermayeden bile daha önemli görülecektir” diyor.

kaynak.