Cambridge’den çıkan 3 kişilik bir araştırmacı grubu, küresel yoksullukla mücadele konusundaki çalışmaları ile Nobel Ekonomi Ödülü’nü aldılar. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde görev yapan karı-koca Abhijit Banerjee ve Esther Duflo ile birlikte Harvard’ta görev yapan Michael Kremer ödülü paylaştılar.
İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi yaptığı yazılı açıklamada: “Bu yıl ödül kazananlar, küresel yoksullukla mücadele etmenin en iyi yolları hakkında güvenilir cevaplar elde etmek için yeni bir yaklaşım ortaya koydular.” ifadelerine yer verdi.
1990’ların ortalarında Michael Kremer, yaklaşımının ne kadar güçlü olduğunu görmek amacıyla batı Kenya’daki okul sonuçlarını iyileştirebilecek bir dizi müdahaleyi test etti. Kısa süre sonra Abhijit Banerjee ve Esther Duflo, Michael Kremer ile birlikte farklı konularda ve ülkelerde de benzer çalışmalara imza attılar.
Bu deneysel araştırma yöntemleri, şimdiki kalkınma ekonomisini tamamen domine ediyor. Araştırma bulguları, pratikte bulunan yoksullukla mücadele yeteneğimizi çarpıcı bir şekilde geliştirdi. Çalışmalarından birinin doğrudan sonucu olarak, “beş milyondan fazla çocuk” Hindistan’daki okullarda çözüm getiren özel ders programlarından yararlandılar. Bir başka örnek, birçok ülkede tanıtılmış olan koruyucu sağlık hizmetleri için verilen ağır sübvansiyonlardır. Bunlar, bu yeni araştırmanın küresel yoksulluğu azaltmaya nasıl yardımcı olduğunu gösteren sadece iki örnek. Araştırma, daha kötü durumlardaki yaşamları iyileştirmek için büyük bir potansiyele sahiptir. Asıl kilit inovasyonun, küresel yoksulluk sorunlarını daha kolay yönetilebilecek daha küçük sorulara bölmekte olduğu belirtildi.
Duflo: “Amacımız yoksullukla mücadelenin bilimsel kanıtlara dayandığından emin olmak. Yoksulluğun karikatürlere indirgendiği ve yardım etmeye çalışan insanların bile sorunun derinliklerinde ne olduğunu anlamadıkları fikrinden yola çıkıyoruz.” açıklamalarında bulundu.
Stockholm Üniversitesi’nde ekonomist olarak görev yapan Jakob Svensson: “Bu yaklaşım, neyin işe yarayıp neyin işe yaramadığını gösteren canlı bir kanıt. Bazı müdahalelerin sayısının artması uygulanan politikaları dolaylı yollardan etkiledi. Bazı politikalar da etkisiz oldukları kanıtlandığı için terk edildi. Bu sayede hükümetlerin veya sivil toplum kuruluşlarının daha verimli ve etkili politikalar üzerinde kullanabilecekleri kaynaklardan da tasarruf edilmiş oldu.” ifadelerinde bulundu.
2009 yılında Elinor Ostrom’dan sonra ekonomi dalında ödül almış ikinci kadın olan Duflo, bu ödülün toplu çabanın bir karşılığı olduğunu belirtti: “Bence üçümüz, 15 yıl önce bir araya getirdiğimiz küresel yoksulluk üzerine çalışan bu ağın içerisinde olan yüzlerce araştırmacının bir parçasıyız. Ayrıca dünya üzerindeki tüm hûkümetler ve sivil toplum kuruluşlarında binlerce ortağımız var. Bu yaklaşım artık bir hareket halini aldı ve bizden çok daha büyük bir şeyi yansıtıyor.”
Ayrıca muhabirlere, alçak gönüllü olmaya itildiğini belirtti. Bu meslekte kadınlara karşı, daha az samimi bir atmosfer yaratıldığının altını çizdi: “Bir kadının başarılı olması ve başarısı ile tanınmasının mümkün olduğunu göstermek, umarım birçok kadına çalışmaya devam etmeleri için ilham verir. Ayrıca erkekler de her insan gibi, kadınlara hak ettikleri saygıyı gösterir.”
Alfred Nobel anısına verilen Sveriges Riksbanks (İsveç Merkez Bankası) Ekonomi Bilimleri Ödülü, geçtiğimiz pazartesi günü resmen 51’inci kez verildi. Bu yılki ödül, 9 milyon İsveç Kronu (915.300 $) değerinde. Duflo’ya payını nasıl harcamayı planladığı sorulduğunda, ilk Nobel ödülünün gelirini bir gram radyum alan ve araştırmasına devam etmek için kullanan Marie Curie’ye atıfta bulundu: “Sanırım üçümüz konuşacağız ve bizim radyumumuzun ne olduğunu bulacağız.”