Bilim insanları uzun zamandır, Pasifik Okyanusu’nun altında Yeni Zelanda’nın en yüksek ucu Mount Cook dağının önündeki Zelandiya’nın kıta olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Zelandiya ismi ilk kez jeofizikçi Bruce Luyendyk tarafından 1995’te koyulmuştu.
Araştırmacılar, Amerika Jeoloji Topluluğu dergisinde yayımlanan son çalışmada, Zelandiya’nın yüzölçümünün 5 milyon kilometrekare olduğunu belirtiyor. Yani neredeyse Türkiye’nin altı katından daha büyük.
Araştırmanın baş yazarı Nick Mortimer, “Zelandiya’yı bir kıta olarak tanımlamanın bilimsel değeri, kıtaların listesine bir isim daha eklemekten çok daha fazla” diyor. Mortimer, Zelandiya’nın suyun altında bütün şekilde durabilmesinin, toprağın birbirine tutunma özelliği ve kıtasal kabuk üzerindeki araştırmalara yardım olacağını belirtiyor.
‘Zelandiya: Açığa Çıkan Kıtamız’ adlı kitaplarında da araştırmacılar Nick Mortimer ve Hamish Campbell, Zelandiya’nın aynı zamanda Yeni Zelanda’yı ‘ada’ konumundan ‘kıta’ konumuna taşıyacağı için önemli olduğunu söylüyorlar. Mortimer ve Campbell, kıtanın potansiyel enerjisinin, mineraller ve doğal kaynaklarının ülkeyi ekonomik anlamda güçlendireceğini vurguluyorlar.
Araştırmacılar bir kara parçasının kıta sayılabilmesi için şu kriterleri inceliyorlar:
- Normal okyanus tabanından daha kalın bir kabuk olması
- Kendine özgü bir jeolojiye sahip olması
- İyi tanımlanmış bir bölge olması
- Okyanus tavanından ne kadar yüksek olduğu
Zelandiya’nın yüzde 94’ü suyun altında bulunuyor. Yalnızca birkaç ada ve üç büyük kara parçası suyun üstünde duruyor, bunlar: Yeni Zelanda’nın Kuzey ve Güney adaları ile Yeni Kaledonya. Şimdiye dek kıtaları tanımlayan ve ilan eden bilimsel bir kurum yok. Dolayısıyla dünyanın 8 kıtanın varlığını kabul etmesi, gelecekte yapılacak araştırmaların Zelandiya’yı kıta olarak kabul etmelerine kalıyor.