Günümüzde birçok teknoloji yaşadığımız toplumlarda bireylerin ufuklarını ve yaratıcılıklarını geliştirme noktasında birçok role sahip ve bu roller her geçtiğimiz gün daha da önem kazanıyor.
Nesiller boyu günlük ve anlık ihtiyaçlarımızdan dolayı ortaya çıkan ve artarak devam eden inovatif kazanımlar ve buluşlar teknolojinin gelişmesini ve öte yandan da sayısal olarak artmasını sağlamakta.
Daha önce kültürel evrim alanında yapılan çalışmaların gösterdiği üzere daha büyük ve birbirine bağlı gruplar yüksek seviyede kültürel karmaşıklık gösterirler. Bu sebeple büyük gruplar üstün yetenekli bireylerin bulunduğu toplumlar olur ve bu toplumlarda inovasyon oranları daha fazladır.
Arizona Devlet Üniversitesi tarafından yapılan yeni bir araştırmada (“Partial connectivity increases cultural accumulation within groups.”) Maxime Derex ve Robert Boyd, “ bağlantısallık her zaman daha karmaşık bir teknolojinin ortaya çıkmasını sağlamaz” önermesini sundular.
Bu araştırmada katılımcılardan, virüsün yayılmasını engelleyerek iyileştirilmesini sağlayacak bir tedavi geliştirmeleri istendi. Deney boyunca geliştirilen inovasyonlar iki şekilde mümkün olabiliyordu; A tedavisinin geliştirilmesi ve kalitesinin artırılması ya da farklı kültürel özelliklerin bir araya getirilerek daha az geliştirilmiş fakat farklı çözüm yollarının bulunması. Deneyde bu iki tedavi yöntemi karşılaştırıldı ve incelendi.
İlk olarak , birinci grupta katılımcılar tamamiyle birbirine yakın ve bağlı olan 6 kişiden oluşuyordu. Ayrıca katılımcıların her birinin ürettiği işlere ve adımların takibine sürekli olarak izin veriliyordu. İkinci grupta ise grup üyeleri kısmi bir ilişki içinde birbiriyle ile iletişim halindeydiler. Diğer gruptan bir diğer farkıda 6 kişiden oluşan grup, ikişerli 3 alt grup olarak kurulmuştu. Bu durumda 3 altgrubun üyesi sadece 3 farklı grubun sonuçlarını ve geliştirdiklerini adımları gözlemleyebiliyordu. Altgruplar içerisinde bulunan bireylerin düşüncelerini altgruplardan ayrı olarak gözlemleme şansları bulunmuyordu.
Sonuçlara bakıldığında, Tamamen bağlı ve ilişki içerisinde olan grup kısa sürede iyi bir performans sergiledi. Fakat bir süre sonra her bireyin geliştirdiği method ve oluşturduğu tedavi birbirine benzemeye başladı. Sonuç olarak tamamen bağlı olan grup ortaya çıkan sonuçta kültürel farklılık bulunmuyordu. Birbirleri ile olan yakın ilişkileri ve grup içersinde üretilen her bir çözüm birbirine benzediği için inovasyonun da bir nevi sınırları daralmış oldu ve daha inovatif bir çözüm üretilemedi.
Bu noktada deney ile ilgili Maxime Derex şu açıklamaları yapıyor: “Bu tür durumlar birbirine bağlı ve yakın ilişki içersinde olan gruplar ya da toplumlar başarılı kültürel modeller üzerinden öğrenmekte ve örnek almaktadırlar. Bu özellik bireylerin daha etkili sonuçları diğerlerinden kopyalayarak uygulamalarını sağlıyor. Fakat kısmi olarak bağlı olan gruplar daha fazla değişken sonuçlar üretebilmekte. Buda farklı ve değişken sonuçları birleştirerek daha inovatif çözümlerin ortaya çıkmasını sağlamakta.”
Araştırmanın sonucunda tamamen bağlı olan gruplardan hiçbirisi en karmaşık inovasyonu ortaya koyamadı. Fakat Kısmi bağlılıkları olan grupların %58’i başarılı birer inovatif çözüm üretebildiler.
Bu araştırmanın sonucun ortaya çıkan en önemli bulgu ise, dünyaya yayılan insan nüfusunun arasındaki bağlantının artması ve girişik olması yeni teknolojilerin doğuşunu hızlandıracağını gözler önüne seriyor.