Dünya Meteoroloji Örgütü (World Meteorological Organization) geçtiğimiz dört yılın, modern meteorolojik kayıtlarının tutulduğu 1850 yılından bu yana gözlemlenen en sıcak yıllar olduğunu ortaya koydu. (1) Avrupa Birliği Kopernik Programı verilere göre de Avrupa ülkelerinde 2019 Haziran ayı sıcaklığı mevsim normallerinin iki derece üzerinde seyrederek kıtadaki en sıcak Haziran ayı olarak tarihe geçti. (2) Bu durum Avrupa’nın çeşitli yerlerinde orman yangınları, sel, fırtına gibi hava doğal afetlerin yaşanmasını beraberinde getirdi.
Avrupa’daki sıcak hava dalgasının Temmuz ayında Grönland’ı etkilemesi nedeniyle bir ay içerisinde 1950 yılından bu yana yaşanan en büyük erime 197 milyar tonluk buz kütlesi ile gerçekleşti. (3) İzlanda’da yer alan Okjökull buzulunun küresel ısınma kaynaklı erimesi ile İzlanda Başbakanı Katrin Jakobsdottir da aralarında bulunduğu bir heyet, eriyen buzul için tarihte ilk kez anma düzenledi. (4)
Türkiye’yi de etkileyen iklim değişikliğine bağlı olağanüstü hava olayları geçtiğimiz günlerde İstanbul’da can ve mal kaybına sebep oldu. 17 Ağustos Cumartesi günü gerçekleşen yağışlar kış aylarında bir ayda düşen ortalama yağış miktarının 1.5 saat gibi kısa bir sürede metrekareye 15-114 kg olarak gözlemlendi.
İklimbilim, tarih ve tıp konularında disiplinlerarası çalışma yürüten Ronald D. Gerste’nin “Hava Nasıl Tarih Yazar: Antikçağdan Günümüze İklim Değişikleri ve Felaketler” kitabı iklim değişikliğinin etkilerinin her geçen gün daha da derinden hissedilmeye başlandığı günümüz iklim değişikliğinin etkilerini tarihsel bir perspektifle ortaya koyuyor.
Kolektif Kitap tarafından Meltem Karaismailoğlu’nun çevirisi ile yayınlanan kitap, tarihsel süreçte yaşanan iklim felaketleri ve iklimin değişkenli yapısına dikkat çekiyor. İçeriğinde iklimin savaş, devrimler, göç gibi tarihin dönüm noktalarına olan etkilerini gün yüzüne çıkarırken; iklim değişikliğinin etkilerinin şiddetli bir şekilde hissedildiği günümüze ışık tutuyor.
İklim değişikliği tezine karşı çıkanlar tarafından sıklıkla dile getirilen Ortaçağ sıcak döneminin günümüzdeki iklimsel değişimlerle bir benzerlik taşımadığını belirten yazara göre meteorolojik kayıtlara geçen en sıcak on beş yaz mevsiminin on dördünün 21. yüzyılın ilk yıllarında yaşanması bir tesadüf değil. Bu durum doğrudan küresel ısınmanın gerçeklik payını gösteriyor.
Gerste’ye göre iklim literatüründeki uzmanların büyük çoğunluğu iklim değişikliğini savunurken; literatürdeki yaklaşık %3’lük bir kesim iklim değişikliği olgusuna kabul etmiyor. Bir başka ifade ile söylemek gerekirse iklim değişikliği uluslararası alanda yüksek oranda kabul edilen bir gerçekliğe sahip.
İklimlerin toplumsal etkileri üzerine uzun süredir çalışma yürüten Gerste’nin bu konuda yaptığı çıkarımlar oldukça ilgi çekici. Ilıman iklimlerin toplumsal ve siyasi olarak önemli gelişmeleri beraberinde getirdiğini söyleyen yazar; bu konuya örnek olarak MÖ 200-MS 300 yılları arasındaki Roma İmparatorluğu dönemini gösteriyor. Gerste, Roman Climatic Optimum (İdeal İklim Dönemi) olarak isimlendirilen imparatorluğun gelişim döneminin farklı kültürlerle etkileşim, idari yapının başarısı ile gıda bolluğu bir yana iklim uygunluğu ile Roma İmparatorluğu’nu başarılı olduğunu savunuyor. Gerste’ye göre 17. yüzyılda yaşanan küçük buzul çağı ayaklanmalar ve sivil mücadelelere sahne olurken yaşanan kıtlık, sel ve kuraklık gibi olağanüstü doğal afetlerin payı dünyanın farklı yerlerinde yaşanan bu olumsuz gelişmelerde önemli bir pay sahibidir.
Gerste’nin genel olarak altını çizdiği; sıcak dönemlerin toplumsal ve kültürel hareketlilikleri/gelişmeleri tetiklediği; ancak soğuk dönemlerin ekonomik/siyasi istikrarsızlıklara sebep olduğunu tezini Roma İmparatorluğu’nun gelişme dönemi ile 17.yüzyılda yaşananlar için iyi bir örnek olarak gösteriliyor.
İklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin gün be gün hissedildiği ve artık çok yakınımızda (5) olduğu günümüzde; Ronald D. Gerste’nin kitabı tarihsel süreçte yaşanan iklim kaynaklı felaketleri titiz incelemelerle göstermesi ile bir başucu kitabı niteliğinde.