İklim değişikliği doğrudan hava olaylarıyla ilgili olduğu gibi bununla bağlantılı olarak okyanusları, ormanları, vahşi yaşamı, bireylerin ruhsal ve fiziksel sağlığını ve beslenme alışkanlıklarını olumsuz olarak etkilemektedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, iklim değişikliğinin etkileri günlerdir İstanbul’da hissedilir derecede gözlemleniyor. Örneğin, geçtiğimiz ay basında çıkan haberler, İstanbul’da Temmuz ayı ortalama yağış miktarının bir gün içerisinde neredeyse ortalamanın dört kat üzerine çıktığına vurgu yapmaktaydı. Yağışlar, kısa süreli; ancak, şiddetli olduğu için şehirdeki ev ve iş yerlerinde küçük çaplı su baskınlarına ve ulaşımda aksamalara sebep oldu. NASA’dan Dr. Timothy Hall’un yaptığı açıklamaya göre iklim değişikliğinin temel etkileri betonlaşmadan dolayı daha çok şehirlerde görülüyor ve bu etki görülmeye devam edecek. Özellikle İstanbul’un bu noktada önemli bir örnek oluşturduğu aşikar.
Bu yazıda iklim değişikliğinin bireylerin en temel ihtiyaçlarından biri olan gıdaların güvenliğine yaptığı olumsuz etkileri değerlendirmeye ve tartışmaya çalışacağım.
Kısaca tanımlamak gerekirse gıda güvenliğinin üç bileşeni bulunmaktadır. Birinci olarak, gıda güvenliği, gıdanın fiziksel olarak bulunabilirliğidir. İkinci bileşen ise gıdaya yeterli bir şekilde erişilebilirliktir. Üçüncü olarak, gıda güvenliği, gıdalardan kaynaklanan biyolojik, kimyasal ve fiziksel etkenlerin üretim, paketleme, depolama süreçlerinde önlenerek, güvenli ve kaliteli yani sağlıklı bir şekilde tüketiciye sunulmasına vurgu yapmaktadır.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (Food and Agriculture Organization of the United Nations) tarafından 2008 yılında yayınlanan “İklim Değişikliği ve Gıda Güvenliği: Bir Çerçeve Dökümanı” iklim değişikliğinin gıda güvenliğine etkilerini değerlendiren önemli bir rapordur. Bu rapora göre, iklim değişikliğinden kaynaklı olarak tarımsal üretimde özellikle tropik bölgelerde düşüş meydana gelecektir. Kırsal bölgelerde yer alan tarım üreticisi konumunda olan bireylerin iklim değişikliğiyle baş edebilme olasılıkları düşük olduğundan refah seviyelerinde iklim değişikliğine bağlı olarak düşüklük gözlemlenmektedir. Ayrıca, iklim değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkan alışılagelmişin dışındaki doğa olayları, geçim kaynaklarına ve gıda lojistiği konularında problem oluşturmaktadır. Genel olarak iklim değişikliği, su baskınları ve kuraklık gibi afetlere yol açtığı için ekilebilir tarım alanları, ormanların ve okyanusların biyo-çeşitliliği, hayvansal ve bitkisel üretim için sağlıklı su kaynaklarını olumsuz şekilde etkilemektedir.
2015 yılında Sinan Hatık tarafından hazırlanan AB uzmanlık tezi iklim değişikliğinin gıda güvenliğine etkilerini detaylı bir şekilde incelemektedir. Hatık’ın raporunda yer alan verilere göre iklim değişikliğine bağlı olarak Türkiye’de sıcaklıklar 1,3 ile 7,3 santigrat arasında değişmesi öngörülmektedir. Bu durumsa Türkiye’de en fazla tarım ile geçinen çiftçiler, hayvancılıkla uğraşanlar, arıcılar ve balıkçılar üzerinde olumsuz etki doğuracaktır. Özellikle tarımsal üretimde önemli bir yere sahip olan buğday, arpa, mısır, pirinç ve ayçiçeği gibi ürünlerin veriminde düşüş yaşanacağı beklenmektedir.
Buna ek olarak, hâlihazırda tarımsal üretimde iklim değişikliğinden kaynaklı verimliliğin düşmesini engellemek adına üretim sürecinde kullanılan kimyasallar bireylerin gıdalara güvenli bir şekilde erişmelerini etkilemektedir. Örneğin, geçtiğimiz günlerde Doç.Dr. Bülent Şık tarafından kaleme alınan Türkiye’de üretilen biberlere yönelik değerlendirme, her dört biberden üçünde Klorpirifos (Chlorpyrifos) adında tarımsal üretimde kullanan ve insan sağlığını ciddi derecede etkileyen pestisit bulunduğuna vurgu yapmaktadır.
Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner’in de belirttiği gibi iklim değişikliği, özelikle 21. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yukarıda da bahsedildiği gibi gıdaların güvenliğinde ciddi problemlere sebep olacaktır. İklim değişikliği, bireylerin gıdalara sağlıklı ve kaliteli bir şekilde erişiminde problemlere yol açmaktadır. Ayrıca, iklimlerde yaşanan değişimler tarımsal ve hayvansal üretimin verimliliğine de olumsuz bir etki yaratmaktadır. Verimliliği arttırmak için kullanılan kimyasallar ise insan sağlığını etkilemektedir. Tüm bu sebeplerden dolayı özellikle önümüzdeki dönemde gıda güvenliği iklim değişikliğiyle bağlantılı olarak ciddi tartışmaları beraberinde getirecektir.