Gezegenimiz daha önce görülmemiş bir hızla şehirleşiyor bu yüzden sosyal, ekonomik ve iklimsel stresler artıyor. Sürdürülebilir kentleşmeyi 21. yüzyılın en büyük zorluklarından biri olarak kabul edersek Asya, insanlığın başarılı olup olamayacağını belirleyecek bir sıfır noktası konumunda çünkü bütün Asya’nın neredeyse yarısı şehirlerde yaşıyor. Bu oran, Amerika’da yaklaşık %82’yi ve Avrupa’da ise yaklaşık %74’ü buluyor. Ancak Asya’nın megakentleri, Batı’daki en büyük metropollerin bile hayal edemeyeceği rakamlara ulaşmış durumda. Asya’nın devasa şehirleri, 60 milyondan fazla insana ev sahipliği yapan geniş alanlara yayılmış adalardan oluşuyor. Buradaki asıl soru ise bu ülkeler yaklaşmakta olan kentsel nüfus patlamasına ne kadar hazır?
Asya’daki şehir nüfusunun artış hızı nefes kesici. Birleşmiş Milletler, 2026 yılında Asya’nın 4.5 milyar nüfusunun yarısından fazlasının şehirlerde yaşayacağını tahmin ediyor. Tokyo, Yeni Delhi, Şangay ve Dakka gibi büyük metropollerin daha da büyümesi büyüleyici ancak çoğu Asyalı bir megakente göçmüyor. Aslında, birçok büyük şehirde nüfusun azalmasına tanık oluyoruz. Yani Asya’nın kentlere dönüşü, büyük ölçüde kırsaldan kentlere göç ile yönlendiriliyor. Kırsal alanların kentsel alanlar olarak yeniden sınıflandırılması, son 20 yılda Çin’de gerçekleşen kentsel büyümenin %80’ini ve Endonezya’nın %67’lik bir kısmını oluşturuyor.
Asya şehirlerinin büyümesi yaşayanları olumlu yönlerde de etkiliyor. Bazı istisnalar dışında genel yaşam kalitesi artıyor. Kentler, dünyanın ekonomik ağırlık merkezleri olarak konumlarını pekiştiriyorlar. Ancak Asya’nın geneline ağırlık veren büyük yoksulluk ve yoğun dezavantaj cepleri devam ediyor. Asya, gelecekteki genişlemeleri tahmin etmedeki başarısızlıklardan yalnızca yoldaki demografik, sosyal ve çevresel zorluklarla karşı karşıya geldiğinde kaçınabilir.
Peki, Asya’nın çeşitli şehirleri geleceğe hazır olmaları açısından nasıl değerlendiriliyor?
Coğrafi büyüklüklerinin nüfus büyüklüklerine oranı ve kişi başına düşen gelir miktarlarına göre Doğu, Orta, Güney ve Güneydoğu Asya kentleri alt kümesi belirlendi. Daha sonra bu şehirler, kırılganlık ve teknolojik değişime uyum seviyelerine göre çapraz referans gösterildi. Bir şehrin teknolojik uyarlanabilirliği, dijital, fiziksel, sosyo-ekonomik varlıklarının kalitesi ve kapsamı ile ilişkilidir. Yukarıdaki örnekler gibi birçok etken göz önüne alınarak hazırlanan Dünya Ekonomik Forumu’nun raporuna göre en üst sırada yer alan şehirler, gelecek için diğerlerinden daha çevik ve hazırlıklı.
İşte geleceğe hazır olan 10 Asya şehri!
Asya’da yapılan herhangi bir inceleme sonucunda bile aşağıdaki acı gerçekleri ve yapıcı önerileri ortaya rahatlıkla koyabilir:
Asya’nın ahalisi sayısız varoluşsal risklere rağmen şehirleşmeden uzaklaşmıyorlar. Bu, federal, eyalet ve belediye otoritelerinin uzun vadeli demografik gerçeklikler için planlama yapması gerektiği anlamına geliyor. Şehirleri geleceğe hazırlamak için gerekli özerklik ve takdir yetkisi ile güçlendirmek gerekiyor.
Asya’nın şehirleri, savunmasız nüfuslarını korumak ve ekolojik dalgalanmalara karşı dayanıklılıklarını arttırmak için ekolojik öncelikleri planlarının merkezine yerleştirmelidirler.
Asya şehirlerinin, ilerlerken daha akıllı teknolojileri benimsemeleri gerekiyor. Yeşil bina malzemelerinin kullanımı, üç boyutlu basım yöntemlerinin kullanımı, çevresel sensör ağlarının kurulumu, birleşik bir toplu taşıma ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapılması düşük maliyetlerle mümkün olabilir.
İyi haber şu ki; sürdürülebilir kentsel inovasyonlar, insanlığın en büyük kentsel kümelenmelerinde bile başarılabilir.