Avrupa Birliği’nin bilimsel ve uygulamalı araştırma, geliştirme ve inovasyon projelerine destek olmak üzere oluşturduğu AB Ufuk 2020 Araştırma ve İnovasyon Çerçeve Programı, dünyanın en yüksek bütçeli hibe programı. Ufuk 2020, 2014-2020 yılları arasında, araştırma ve teknoloji geliştirme kapasitesini güçlendirmek, üniversite-sanayi işbirliğini teşvik etmek, AB ülkeleri, AB aday ülkeleri ve AB’nin işbirliği yaptığı ülkelerle AB politikalarına ilişkin farklı alanlarda işbirliğini geliştirmek amacıyla yürütülüyor.
Toplam bütçesi 80 milyar Euro olan programa ülkeler belirli miktarlarda katkı payı vererek dahil oluyor. Türkiye’nin 451 milyon Euro katılım payı vererek dahil olduğu Ufuk 2020’nin proje çağrılarına her ülkeden üniversiteler, akademisyenler, araştırma merkezleri, büyük sanayi kuruluşları, KOBİ’ler, Ar-Ge merkezleri, bilim insanları, sivil toplum kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler, TGB’ler, TTO’lar, kalkınma ajansları, teknoloji tabanlı girişimciler, uluslararası örgütler, ve bireysel araştırmacılar hibe başvurusunda bulunabiliyor.
Horizon 2020, bugüne kadar 9 bin 913 projeyi fonlayarak tüm dünyada 17 milyar Euro katkı verdi. Türkiye’nin bu güne kadar fonlanan proje adeti ise 219. Fondan en büyük payi 10 milyar euro ile Avrupa ülkeleri aldı. Ufuk 2020’den en fazla hibe alan ülke 3 milyar Euro ile Almanya. İkinci sırada 2,6 milyar Euro alan İngiltere var. Fransa ise programdan aldığı 1,7 milyar Euro ile sıralamada üçüncü .
Türkiye ise Ufuk 2020’den 219 projesi ile sadece 70 milyon Euro geri alabildi. Bu miktar Türkiye’yi katılımcı ülkeler arasında fonlanma oranları çerçevesinde oluşturulan listenin 22. sırasına yerleştiriyor.
Peki Türkiye’nin ödediği katılım payının çok altında hibe sağlayamamasının nedeni nedir? Fondan en çok hibe sağlayan Avrupa ülkeleri ile bu Türkiye’yi karşılaştırırsak ülkenin eksikleri daha net bir biçimde göze çarpıyor. Kadir Has Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü ve Avrupa Birliği Proje Uzmanı Hakkı Çamur, konu ile ilgili sorulara ışık tuttu.
“Türkiye’de projeler hatalı yazılıyor”
Hakkı Çamur’a göre Türkiye’nin az hibe almasının 4 ana nedeni var. Bunlardan ilki proje yazımı ve içeriğiyle ilgili hatalar. Çamur ilk nedeni şöyle açıklıyor: “Proje tasarımının, kurgusunun, içeriğinin ve genel hedeflerinin istenilen kalitede olmaması nedeniyle bir çok proje başarısız olmakta. Özellikle proje geliştirme aşamasında iyi bir ekiple çalışılmalı ve tüm analizler, ön çalışmalar ve projenin alt yapısının kaliteli olması gerekmektedir. Bunların kalitesi düşük olduğu takdirde proje yeterli puanı alamamakta. Bu kalitenin sağlanması için vakit ayrılmalıdır. Ancak üniversitedeki akademisyenler hem ders yükü, hem üniversitenin bir destek mekanizmalarının yetersiz olması hemde bir çok projede öğretim elemanının sağladığı katkıya karşılık ek bir gelir sağlanmaması proje yazım ve başvuru sayısını azaltmakta.”
İkinci neden olarak Hakkı Çamur, bilimsel araştırma projelerinin genel olarak temel bir bilgi-birikim ve ciddi ön çalışma gerektirdiğini vurguluyor. Türkiye’nin özellikle Ufuk 2020deki başarısızlığının nedenlerinden bir tanesinin de ön çalışma yetersizliği olduğunun altını çiziyor. Çamur, “Öğretim elemanlarının bu aşamada herhangi bir mali ve teknik desteği bulunmamakta. Bu da öğretim elemanın motivasyonunu azaltmakta ve proje başvurusu yapmamakta. Öğretim elemanı projeyi yük olarak görmekte. Ek bir gelir ve destek elde edemediği için. Proje yazmamakta. Buna ek olarak bazı öğretim elemanlarının yabancı dil yetersizlikleri de göz önünde tutulmalı. Zira projeler İngilizce yazılmakta” diyor.
“Ortak bulma ve ortak olma sorunu çözülmeli”
“Projelere en az 3 farklı ülkeden 3 ortak ile başvuru yapmak gerekmekte. Bir projeye ortak olmak daha kolay iken, projenin ana yürütücüsü olmak daha zor görünmekte. Ancak proje ortağı olduğunuzda projeye etkiniz ve katkınız sonrasında da mali olarak size verilen destek kaçınılmaz olarak daha düşük olmaktadır. O nedenle proje koordinatörü kurum olarak proje yürütmek önemli” sözleriyle açıklamasını sürdüren Hakkı Çamur, üçüncü nedeni “ortak bulma ve ortak olma sorunu”na bağlıyor.
“Mali ve kurumsal kapasite yetersiz”
Çamur’a göre son neden mali ve kurumsal kapasitenin yetersizliği. Çamur buradaki sıkıntıyı ise “Ufuk 2020 programında bazı projeler %100 desteklenirken bazıları %70 oranında desteklenmektedir. Bir çok kurum özellikle co-fund yani eş-finansman gerektiren projelere eş-finansman sağlayamadığı için başvuru yapamamakta. Buna ek olarak proje yazımı ve yürütümü önemli bir bilgi birikim gerektiren uzmanlık alanıdır. Bu alanda üniversitelerde ve kurumlarda yeterli eleman bulunmamakta. Bu da kuruluşların proje yapma girişimlerini olumsuz etkilemektedir.
Ab ülkelerinde proje alan kurumlara bakıldığında daha profesyonel bir ekiple çalıştıkları, teknik destek mekanizmalarının daha güçlü olduğu, kurumların kendi bütçelerinden de araştırma projelerine fon ayırdıkları, ülkelerinin bir çoğu gayri safi milli hasılanın yaklaşık olarak % 4.4 (2015) gibi bir oranı AR-Ge için ayırırken, Türkiye’de bu oran henüz %1 civarında düşük olması temel farklar olarak karşımıza çıkmakta” sözleriyle açıklıyor.
Daha fazla hibe için ne yapmalı?
Hakkı Çamur’a göre gelecek dönemde daha fazla hibe desteği alabilmek için neler yapılması gerekenler ise; Öğretim elemanlarının motivasyonu artırılması, ekip kurulması, eğitim verilerek kapasite arttırılması, kurumlar destek yapısının güçlendirmesi ve geliştirmesi, mali kaynak artırımının sağlanması ve dil sorununun çözülmesi olarak sıralanıyor.