Central Saint Martins mezunu Beatrice Sangster-Bullers, yapay zekayı kullanıcıların duygularını gösterecek olan kıyafetlerle birleştiriyor.
Tuhaf ve eşsiz anlamlarına da gelen “singularity” kelimesini tasarımın adında kullanan Beatrice, kıyafetlere entegre ettiği sensörler ile kullanıcıların mental durumlarının eşleşeceği bir algoritma geliştirdi. Kullanıcılar, duygularına göre kıyafetin yüzeyine hangi görsel çıktıyı yansıtacaklarını seçebilecekler.
Ayrıca tasarımcı, kahve telvelerinden üretilen Singtex, Goretex’in alternatifi olan SympaTex ve geri dönüştürülmüş naylon gibi sürdürülebilir malzemeleri kullanıyor.
Modellere ise düşüncelerinin durumunu tespit etmek için beyin dalgalarını ölçecek dört elektrotla donatılmış bir elektroensefalogram (EEG) nöro-geri bildirimli başlık cihazı verildi. EEG cihazı, Bluetooth aracılığıyla mevcut giysilerin göğsüne takılan bir ekran arayüzüne bağlanıyor. Algoritma, EEG sinyallerini görsel hatta işitsel çıkışlara çevirerek çevrimiçi beyin dalga verilerini tabletlere veya akıllı telefonlara gerçek zamanlı olarak aktarılmasını sağlıyor.
İlk birkaç “okuma” başlangıç olarak baz alınır ve ardından algoritma kullanıcıya adapte olmaya başlar. Bu sayede daha doğru sonuçlar elde edilir. Ayrıca kullanıcıların, hareket halindeyken kendi beyin dalgalarını gözlemlemeleri dikkat ve odaklanma gibi konularda gerçek zamanlı bir geri bildirim döngüsü oluşturur.
Tasarımcıya göre moda çizgisi, teknolojideki gelişmeler hakkındaki endişelerimizi temsil ediyor. Koleksiyon, hızlı değişen bir toplumda insanlığımızı korumanın ne demek olduğunu sembolize ediyor.
Beatrice Sangster-Bullers tasarımı hakkında: “Koleksiyon, kıyafetlerin geliştirilebilir olmasına dayanıyor; düşünebilen, hissedebilen ve yaşayan kıyafetler. Bizi, modern dünyadaki insanlığın durumunu yeniden gözden geçirmek durumunda bırakıyor. Ayrıca teknoloji ilerledikçe giysilerin nasıl gelişeceği sürecine de değiniyor. Geleneksel yetenekler konusundaki bakış açımızı geleceğe kaydırıyor; bilgisayar tasarımı ve dijital üretim ile tasarlanan bir geleceğe.” ifadelerinde bulundu.
Beatrice, koleksiyonu oluştururken parçaların figüratif formları için dindar referanslar da kullanarak, din ve teknoloji arasındaki ilişkiden de ilham aldı. Bir tasarımı oldukça bol dökümlü ve tipik olarak başpiskoposların ya da papaların giydiği gibi görünüyor. Hatta gönye şapka üzerine yapılan modern eklemeler ile tamamlanıyor. Tasarımcı bu kıyafeti açıklarken, Metodist kilisesinin lideri olan büyük büyük babasına ve insanlık için iyi değerler anlayışına saygı duyduğunun altını çiziyor.