IDEMA Haber olarak TriAlesta ekibinden Mert Görkem Ayaz ile teknoloji ve çocuk alanında yaptıkları projeleri ve gelecek dönem planlarını içeren bir röportaj gerçekleştirdik.
1)Öncelikle, okuyucularımıza TriAlesta hakkında kısa bir bilgilendirme yapabilir misiniz?
Biz, her şeyden ve yaptığımız işlerden önce iyi bir ekip ve arkadaşlarız. Farklı disiplinler ve farklı ilgi alanları bizim güç aldığımız başka bir noktamız. Güven ve birbirini tanıma refleksleri edinmiş bir ekip olarak, dünya’dan kopmadan ve yerel kalkınmayı önemseyerek çalışmalarımızı sürdürdük, sürdürüyoruz. Birlikte eğlenmeyi ve birlikte sert çalışma disiplini ortaya koymayı harmanlayan bir grup insanız. Kısacası, biz TriAlesta’yız.
2)TriAlesta’nın kuruluş hikayesini anlatabilir misiniz? Bu kurum ile ilgili çalışmalarınızı ve beklentilerinizi paylaşır mısınız?
TriAlesta aslında bizim uzun zamandır yaptığımız ama adını koymadığımız ticari çatı olarak karşımıza çıktı. İsim hikayemizden biraz bahsetmek istiyorum. Alesta; denizcilik terimi. Aynı zamanda eskilerin kullandığı alesta-i hizmet yani hizmete hazır olmak anlamında kullanılıyor. Anneannelerimizden bir tanesinin kullandığı ve bir anda sahiplendiğimiz “alesta” kelimesinin başına kendimize yakın bulduğumuz üç silahşörlerden ekleme yaptık.
Minik bir nokta, çoğu insan üç silahşörleri üç kişi bilir, aslında dört kişilerdir. Bizde başlangıçta dört kişi olarak bu yola adımımızı attık fakat sistemli bir şekilde gelişen yeni üçlü-dörtlü ekiplerimiz ve free-alesta tanımımız ile bizimle beraber yürüyen yol arkadaşlarımızla daha güçlü bir hale geldik.
TriAlesta, içindeki herkesin “bizim” dediği bir çatı aslında. Markaları olan KODOBA, Grow-Up ve Eventİzmir gibi paydaşları ile gün geçtikte daha güçlü hale geliyor. TriAlesta doğrudan, kobilere ve organizasyonlara yol arkadaşlığı yaparak; kurum arkadaşlarının yalnızca değer önerilerini taşıyan işleri ile ilgilenmelerini sağlamak ve onların zaman/para gibi kayıplarını engellemek üzerine kurulmuştur. Kısacası, kurumların ilgi alanları dışındaki sorunlarını çözmeye odaklı çalışmalar yürütmekteyiz.
Beklentilerimiz ve vizyonumuz ile ilgili hedeflediğimiz kilometre taşlarına ulaştıkça sizinle konuşmak isteriz fakat, şuan tek ve samimi bir şekilde söyleyebileceğim; TriAlesta iyi bir yol arkadaşı diyen bir kitlenin yaratılması ve bu kitle arasında bağlarımızı korumak.
3)Trialesta olarak başlattığınız KODOBA projesinden bahseder misiniz? Proje kapsamında hedefleriniz nelerdir?
“Kod” bizim bir süredir kafamızı taktığımız ve yerel kalkınma için önemsediğimiz başlıklardan biriydi. Bu konuda da özellikle minik arkadaşlarımızı eğlendirerek birer kodlayan kişi haline getirmek istedik. Burada bir noktaya değinmemiz lazım. Kodlama sadece bilgisayar başında klavye ile gerçekleştirilen bir eylem değildir. Her birimiz aslında hayatlarımızı kodlama yaparak öğreniyoruz. Annesinin telefonunu ezberleyen çocuk sayıları birbirleri ile ilişkilendirerek bir kodlama gerçekleştirir ya da fıstıkçı şahap ile Türkçe derslerimizde kodlama yaptık yıllarca.
Program akışımızı oluştururken göz önünde bulundurduğumuz farklı değişkenler oldu. Diğer önerilerimizden bir tanesi de “Bilgisayarsız Kod Yazma” çalışmalarımızdır. Silikon Vadisi’nde çalışan kişilerin çocuklarının bilgisayar ile temaslarını azaltmak için gerçekleştirdiği davranışları ve yerelimizdeki velilerin davranışlarını incelediğimizde böyle bir program oluşturma yoluna gittik. Araştırdığımız kadarıyla hem gururla, hem de üzülerek söylemek gerekiyor ki bilgisayar kullanmadan kodlama konusunda Türkçe çalışmalara hiç denk gelmedik. KODOBA ile bilgisayar olmadan oyunlaştırılmış çalışmalar ile algoritmaları, kriptolojiyi ve bir çok bilgiyi çocuklarımıza onlar farketmeden, oyun oynarlarken aktarmış oluyoruz.
Yaptığımız çalışmaları yakından beğeni ile takip eden TEB Girişim Evi ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin desteğini de arkamıza alarak yolumuza devam etmekteyiz. Bugüne kadar bir çok kurum ve organizasyon ile çalışmalarımızı uygulama fırsatı bulduk.
Bizim önem verdiğimiz bir başka konuyu ise eğitim disiplinleri oluşturuyor. Bir eğitim akışının geliştirilmesi, pedegojik formasyon ve yenilikçi öğrenme yaklaşımları kıymet verdiğimiz bir alanlar arasında yer alıyor. Teknoloji atölyelerini gerçekleştirdiğimiz ve katılan çocuklarımızın gelişimlerini; müzik, resim ve bilim konularında disiplinlerarası çalışmayla ortaya koyduğu Çocuk Gelişim Akademisi (ÇOGA) ile yaz boyunca ve hala devam eden bir yol arkadaşlığımız var. ÇOGA’nın yürütücülüğünde olan Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Anabilim başkanlarından Burak Karabey ve dostluğunu bize sunan tüm akademisyenlerin, KODOBA’nın eğitim disiplini tarafından tamamlanmasına destekleri eğitim programımızın kıymetli parçaları arasında yer alıyor.
Bahsettiğimiz tüm noktalar aslında biraz hizmet ayaklarımız. Geliştirmekte olduğumuz ürün ayağımız tamamlandığında onu da sizlere tanıtmaktan memnuniyet duyarız.
3)Çalışmalarınız boyunca elde ettiğiniz tecrübelerden sizi en çok etkileyen ve buradan ilham aldığınız bir hikayeyi bizlerle paylaşır mısınız?
7-14 yaş arası çocuklarımızla çalışıyoruz. Tüm bu yaşananlardan sadece bir hikaye seçmek bizim için zor ama her bir çocuğumuzun kendilerine güvenilip bir soruna çözüm bulmaları için güvendiğimizde ve o sorunu çözmeleri için referans alabilecekleri bir bilgi deneyimleri olduğunda yaptıklarını görmek her çalışmamızda yeni bir ilham veriyor. Da Vinci ve Mozart gibi önemli kişilikler bugün hala yaşıyorsa; unutmamak lazım ki onlar çocukken birileri onlara güvendi ve bir şeylerin çözümünü teslim etti.
4)Kurum olarak kendinizi bölgesel ve küresel kalkınmanın neresinde görüyorsunuz? Sizce katkılarınız nelerdir, dahası olabilir mi?
Bizim söylemimiz hep küreseli ve geleceği koklayarak yerelden globale kalkınmayı sağlamak temeli üzerinde şekilleniyor. Bilgi çağında, her gün tükettiğimiz teknolojiyi üretmek aslında bizim değimimizle çocuk işi. Bugün sınıfımızda kendi ‘Flappy Bird’ benzeri oyunlarını yapıp okulda arkadaşlarına oynatan çocuklarımız var. Farklı sensörler ile sorunların çözümü için emek harcayan çocuklarımız var. Bunun yanında çocuklarımız, birlikte çalışmayı ve yeteneklerini yönetmeyi öğreniyorlar. Birisi projelerinin kodlarını yazarken, bir diğeri görsel tasarımlarını yapıyor ve üçüncü çocuğumuzda projenin elektronik tarafını üstleniyor. Dediğim gibi bu çocuklar henüz 7-14 yaş arasında ve bir kaç yıl içinde ekip çalışmalarını geliştirerek sizin haberlerini yapacağınız ürün ve hizmetleri dünyaya sunacaklar. Önümüzdeki dönemde, yenilik ve iyilik için çalışmalarımıza devam ediyor olacağız. Bizi daha yakından tanımak ve haberdar olmak isteyenler www.trialesta.com adresinden bizimle temasa geçebilirler.