“Ülkelerin COVID-19 ile Mücadele Hikâyeleri” Instagram canlı yayın programının ilk konuğu Macaristan’ın başkenti Budapeşte’ye yaşayan doktora öğrencisi T. Ceyda Durgun olmuştu. Durgun, son gelişmeler ışığında Macaristan’ın COVID-19 mücadelesini idemahaber okurları için yazdı.
Macaristan Hükümeti tarafından yayınlanan bilgilere göre Macaristan’daki son COVID-19 durumuna bakıldığında enfekte olan 1512; iyileşen 122, hayatını kaybeden 122 kişi bulunmaktadır. Ülkede bugüne kadar yapılan test sayısı da 35825’tir. Ancak, kısa bir süre önce hükümet kendi internet sayfasında kaç kişinin zorunlu ev karantinası altına tutulduğu bilgisini de kamuoyuna sunmuştur. Bu sayı ise 14 Nisan itibariyle 14355’tir. Peki, Macaristan bu duruma nasıl geldi? Ne gibi önlemler almaya başladı? Bu süreçte hükümet sağlık ve ekonomi adına hangi tedbirleri aldı ve tüm bunlar yeterli mi? Yazıda bu sorular çerçevesinde salgının Macaristan’daki durumu analiz edilmeye çalışılacaktır.
Macaristan’daki ilk vaka 4 Mart 2020 tarihinde iki İranlı öğrencinin Çek Cumhuriyetinden dönüşüyle kendini göstermiştir. Ülkenin Başbakanı Orbán’ın bu konuya olan ilk söylemleri zaten bu durumun beklendiği ve hazırlıklı olunduğu, şuanda odaklanılması gerekenin ilk olarak sağlık ve sonrasında ekonomi olması gerektiği yönünde olmuştur. Peki, Orta Avrupa’da olmasına rağmen diğer ülkelere kıyasla neden vaka bu kadar geç görüldü? Bu sorunun cevabı 3 Mart’ta uygulanmaya başlanan 28 maddelik bir hareket planı olabilir. Bu hareket planına göre; Çin’den gelen ya da Çin’e seyahat eden kişiler kendilerini 14 gün süreyle karantina altına alması gerekecek ve buna ek olarak kendilerine havaalanında test yapılacak, medikal ürün stokları ve laboratuar kapasiteleri tekrar gözden geçirilecek ve ülke sınırları dışarısına çıkan öğrencilerin incelenmesi gerektiğine ilişkin şartlar olmak üzere virüsün ülkeye giriş sürecini yavaşlatmak adına pek çok önlem paketin içerisinde bulunmaktadır. Bunlara ek olarak ülke dışarısından gelenler 1-2 kişi olsa bile karantina süreci dahilinde 14 gün bekletilmiştir. Dolayısıyla, aslında tüm bunlar sürecin yavaş seyretmesini sağlamış ve ülkenin bu duruma kendini hazırlaması için zaman kazandırmıştır. 4 Martta ilk vakanın görülmesinden sonra 11 Martta olağanüstü hal ilan edilmiş ve üniversiteler, ilk-ortaokullar kapatılmıştır. Toplu etkinliklerin hepsinin iptaline karar verilmiştir.
Yayılma hızı hakkında bilgi edinmek adına vakanın ilk görülme tarihi olan 4 Mart ile 14 Mart arasındaki sayıya bakılacak olunursa; 2 kişiden 25 kişiye çıktığı görülmektedir. Dolayısıyla 10 gün gibi bir zaman aralığında bu denli bir artış, gerçekten hazırlıklı olunduğunun ve önlemlerin sıkı olduğunun göstergesidir. 16 Martta tüm sınırlar kapatıldıktan sonra, beraberinde restoran ve kafelerin öğlen 3’e kadar açık kalması gerektiği, kiliselerin kapatılmasına ilişkin ekstra sınırlandırmalar getirilmiştir. Günden güne, kısıtlamalara bir yenisi eklenerek yayılmaya ilişkin önlemler alınmaya çalışılmıştır.
Orbán’ın bu belirsiz süreçte halkı yatıştırmak ve ülkenin durumundan haberdar etmek üzere gerek sosyal medya yoluyla gerekse televizyon kanallarında açıklama yaptığı görülmektedir. Ekonomiye ilişkin ise özel şahıs ve işletmeler tarafından alınan kredilere ilişkin anapara ve faiz ödeme yükümlülükleri yılsonuna kadar askıya alınmış olup, kısa vadeli ticari krediler 30 Haziran’a kadar uzatılmıştır. Bunlara ek olarak, Merkez Bankası faiz oranı yüzde 5 seviyesinde maksimize edilmiştir. Bu süreçte turizm, catering ve eğlence sektörleri salgından çok etkilendiği için bu sektörlerin de vergileri de 30 Haziran’a kadar iptal edilmiştir. Sağlık bağlamında da emeklilik prim ödemeleri kaldırılmış, sağlık sigortası primi asgari düzeye düşürülmüştür. Bu süreçte halkın yalnız olmadığı ve anca beraber çalışılırsa can kaybının engelleneceği defalarca vurgulanmıştır. 9 Nisan’da yapılan açıklamaya göre de ülkenin GSYİH’nın yüzde 20’sinin virüs koruma çabaları için kullanılacağı da açıklanmıştır.
İlerleyen süreçlerde kısıtlamaların tonu artmış ve 28 Mart-11 Nisan arasında detaylandırılmış önlemler halk nezdinde sunulmuştur. Buna göre 65 yaş üzeri bireyler sadece gündüz saatlerinde 9.00-12.00 aralığında market ve eczanelerden alışveriş yapabilecekken, bunun dışarısında kalan yaş aralığı bu zaman aralığında bahsi geçen yerlerde bulunamayacaktır. Grup halinde dışarı çıkılması yasaklanmış ve 1,5 metre aralığı şartı getirilmiştir. Restoranların sadece ev servisi yapabileceği de bu önlemler arasında yer almıştır. Tüm bu önlemler polis tarafından denetlenecek ve 5.000Ft-500.000Ft (~14 Euro-~1400 Euro) aralığında ceza yazabileceklerdir.
Macaristan, Avrupa Birliği’ne üye olan bir ülke olduğundan dolayı 30 Mart tarihinde, Avrupa Komisyonunun, korona virüs ile mücadelesini desteklemek amacıyla oluşturduğu “kurtarma programına” katıldığını duyurmuştur. Bundan birkaç saat sonra ise Korona virüs koruma yasası planladıklarını yayınlamış ve bu hamlesiyle dünya siyasetinde tartışma konusu olmuştur. Bu acil, tehlikeli durum nedeniyle hükümet tarafından süresiz olağanüstü hal durumu ilan edilmiştir. Buna göre seçimler yapılamayacak, Orbán ülkeyi kararname ile yönetecek, parlamento askıya alınacak, sahte/yalan haber yapanların 5 yıl kadar hapsi istenebilecek, yine keza karantinadan ayrılanlar 8 yıla kadar hapis istemiyle yargılanabilecektir. Başbakan’a sınırsız güç veren yasanın parlamento tarafından onaylanması, Avrupa Birliği üyesi bir ülke için pek tabi hoş karşılanmamış; oldukça eleştirilmiştir. Bu durum “korona otoriteryanizmi” olarak değerlendirilmiştir. Hükümet kanadı pek tabii bu süreçte kendini korumak adına yetkilendirmenin kapsam ve zaman bakımından sınırlı olduğunu iddia etse de eleştirilerden kurtulamamıştır. Ancak geri adım atılmamış aksine 11 Nisan’da sonlanması gereken kısıtlamalar süresiz olarak uzatılmıştır.
Geçtiğimiz günlerde kutlanan Paskalya Bayramında da yine sosyal mesafenin korunmasına ilişkin uyarılar gerek Orbán gerekse sözcüler tarafından defalarca dile getirilmiştir. Anayasasında dahi Hıristiyan bir ulus olduğu belirtilen bir ülke olmasından dolayı olsa gerek, hâlihazırda kiliseleri ziyaret etmek için herhangi bir kısıtlama olmadığı; kiliselerin kapanıp kapanmayacağına papazların karar vereceğine ilişkin açıklama yapılmıştır.
Sürecin ne zaman biteceğine ilişkin herhangi bir öngörü olamadığından dolayı 14 Mart itibariyle Çin’den 6 uçakla medikal malzemeler getirtilmiştir. Hastanelerin keza acil durum prosedürlerini epidemik kriz bitene kadar sürdürmesi gerektiğine karar verilmiştir. Süreç uzun ve insan hayatına ilişkin her alanı ilgilendirdiğinden dolayı karmaşık ve belirsizdir. Görünen o ki kısa vadede sonlanması da beklenememektedir.
Tüm veriler Macar hükümetinin resmi sayfasından alınmıştır.
(Magyarország Kormánya, http://abouthungary.hu/)