2018 yılının Ocak ayında Cape Town’daki yetkililer 4 milyon kişilik kentin suyunun bitmesine üç ay kaldığını açıklamıştı. Yerel yetkililer tarafından “Sıfır Gün” olarak adlandırılan ve art arda üç yıllık anormal yağış miktarlarının neden olduğu bu kuraklık krizi, modern tarihin en büyük belediye su arızası oldu.
Su almak için sıraya giren sakinlerin ve kuraklıktan çatlamış topraklara sahip barajların fotoğrafları haber sitelerinde paylaşılmıştı. Şehrin acil durum planı altında, 200 su merkezinden kişi başına günde en fazla iki dakikalık bir duş alınmasını sağlayacak suyun toplanması istenmişti.
Bunun üzerinden ise neredeyse bir buçuk yıl geçti. Peki Cape Town’da neler oldu?
Güney Afrika’nın başkenti olan Cape Town’da su temini hala zayıf durumda bulunuyor. Yaşanabilecek olan bu büyük felaketten nasıl kurtulabildiği ise aldıkları su koruma ve verimlilik önlemleri, kaynakların akıllıca kullanılması ve Tabiat Ana’nın bir miktar yardımıyla açıklanabilir. Bu olay ise küresel ısınmayla gelen risklere karşı şehirler için umut verici bir örnek teşkil ediyor. Her şeye rağmen Cape Town için esnek ve sürdürülebilir bir su temin sisteminin kurulmasında yaşanan ciddi zorluklar devam ediyor.
90 Kritik Gün!
Sıfırıncı günün geri sayımı tam olarak 90 gündü. Şubat 2018’de, ulusal hükûmetin bölgedeki su tahliyesini bastırması ve daha fazla kent sakinine su ulaştırması için bölgede büyük bir seferberlik oluşturuldu. O ay çiftçiler, tarımsal amaçlı depolanan ilave suları şehre yönlendirmeyi kabul etti. Bununla birlikte, kentin koruma çabaları önemli ve daha dikkat çekici oldu. Cape Town hükûmeti, su tarifelerini artırdı ve ağır kullanıcılara yasaklar uyguladı. Yüzme havuzları, çimenler ve benzeri zorunlu olmayan kullanımlar için belediye sularının kullanılması yasaklandı. Yerel yönetim ise belediye su tüketiminin yaklaşık yüzde 10’unu düşürecek yeni bir su basıncı sistemini uygulamaya koydu.
Çarpıcı bir etki ortaya çıktı! Cape Town’un belediye su kullanım seviyeleri, tarihi boyunca görülmedik seviyelerde seyretti. Şehrin istatistiklerine göre, kuraklığın erken aşamalarında istikrarlı ancak yavaş bir düşüş yaşandı. Konutsal tüketimde ise %30’luk bir düşüş görüldü.
Alışkanlıklar Değişti!
Belediye tarafından uygulanan teknik düzeltmeler ve düzenleyici kontroller su tüketimini azaltmak için önemliydi ancak bu seviyelere ulaşmak; geniş bölge sakinleri, işletmeler ve diğer paydaşlar tarafından büyük çaplı bir iş birliği olmadan mümkün olamazdı.
Krizi araştıran Cape Town Üniversitesi’ndeki Gina Ziervogel: “Ne kadar teknik uzmanlığa sahip olduğunuz önemli değil. Biraz geri çekilip sistemi daha geniş bir şekilde anlamak zorundasınız.” ifadelerini kullandı. Şehir için insanları su tasarrufuna teşvik etmek, kaynakları daha etkin kullanmak anlamına geliyordu.
Belediye, sakinleri 2017’den itibaren kuraklık bilinçlendirme kampanyasına katılmaya, bölgesel baraj seviyeleri ve su tüketimi ile ilgili haftalık güncellemeler yayınlamaya ve Cape Town’un kaç günlük su tedariğinin kaldığını bildirimde bulunmak için otoyollarda elektronik panolar kullanmaya başlamıştı. Daha sonra, Ocak 2018’de ve Sıfırıncı Gün’ün baş göstermesiyle birlikte, şehir önlemlerini daha da artırdı. Hane düzeyindeki su tüketimini göstermek için şehir genelinde bir su haritası hazırlandı. Bu sayede insanların tüketimlerini komşuları ve şehrin geri kalanıyla karşılaştırması sağlandı.
Krizle ilgili bazı görüşler geniş tartışmalara yol açtı: belediyenin haftalık su raporu, sosyal ağlarda ve radyoda düzenli bir konu haline geldi. Hükûmet ve sivil toplum kuruluşları su tasarrufu sağlayan teknik bilgiler yayımladılar. İnsanlara sosyal medya hakkında ipuçları verdiler. Yeni su kullanım tarifelerini talep eden işletmeler de, su tasarrufu ihtiyacını müşterilere ve çalışanlara iletme çalışmalarını artırmaya başladı. Restoran tuvaletlerine çeşitli tabelalar asıldı, aynı zamanda firmalardaki çalışanlar gömleklerini yıkamadan giyme düelloları başlattı.
Kriz “Şimdilik” Önlendi!
2018 yılının Mart ayının sonuna gelindiğinde, acil durum çalışmaları kentin su rezervlerinde küçük bir tampon sağladı. Haziran 2018’de ise bölge dört yıldan beri ilk kez, ortalama yağış seviyelerini gördü. Cape Town’ın Sıfır Günü’nü bitirmek için çok çaba harcandı. Yağmur yağdığında, baraj seviyeleri yükseldi ve yetkililer “Süresiz Sıfır Günü” bitirdiler.
Baraj seviyeleri, kuraklık yıllarının üstünde olmasına rağmen sadece mevcut kapasitenin %50’si dolu durumda bulunuyor. Şehir için günlük su kullanımı ise geçen yıla göre daha yüksek seviyelere çıktı.
Suya erişimdeki eşitsizlikler, genellikle Güney Afrika’nın sömürge ve apartheid dönemlerindeki gibi devam ediyor. Cape Town’nun yoksul vatandaşlarının büyük bir kısmı için, Süresiz Sıfır Günü hâlen devam ediyor. Bunu karmaşık bir politik iklim ve devlet politikalarının tarihsel güvensizliği ile birleştirdiğimizde, suyu korumak için sürekli birleşik bir çabanın gerginlikle dolu olduğunu anlamak kolaylaşıyor. Su kaynaklarını çeşitlendirmek için uzun vadeli bir çaba sarf ediliyor. Bu da kaygı yaratıyor. Okyanus suyunu tuzdan arındırma ve yeraltı su projelerinin başlangıçta düşünülenden çok daha pahalı olması gibi nedenlerle devam eden planlar aksamış durumda bulunuyor. Şimdilik, Cape Town sakinleri hala ılımlı kuraklık koşullarına dayanıyor. Kentsel su kısıtlamaları eskisinden daha az katı olsa da, kuraklığın etkileri hâlâ görülebiliyor. Birçok işletme, sakinlerin su kullanımlarını kısıtlamaları gerektiğini hatırlatan tabelaları kullanmaya devam ediyor.