Etki Yatırımı Danışma Kurulu (EYDK), Harvard Business Review Türkiye stratejik ortaklığı ve Habitat Derneği ev sahipliğinde bugün düzenlenen Geleceğin Dayanıklı Kentleri Çalıştayı’nda kentler ve risk durumları masaya yatırılıyor.
Maslak’taki Facebook İstasyon’da yapılan çalıştayda konuşan EYDK Başkanı Şafak Müderrisgil, bu kurulu 3 yıl önce Türkiye’de etki yatırımı ekosistemini oluşturmak için kurduklarını söyledi.
Paydaşları bir araya getirip, projeler yaptırmayı ve kolaylaştırıcı rolüyle etki yatırımını Türkiye’de yaygınlaştırmayı hedeflediklerini belirten Müderrisgil, “Bu yıl 31 Ocak’ta EYDK olarak kentsel iyileşme ve ilerleme raporunu tanıtmıştık. Bu raporun ardından bir hafta sonra ne yazık ki Kahramanmaraş merkezli depremler meydana geldi. Gördük ki kentsel dayanıklılık konusu gündemin en tepesine oturdu. Burada amacımız aslında konuyu değişik yönleriyle ele almak. Kentsel dayanıklılık dediğimizde sadece yapılaşma değil, sosyal dayanıklılık ve ekolojik dayanıklılık da işin içine giriyor.” ifadelerini kullandı.
EYDK Genel Sekreteri Onur İlhan ise Gebze’nin İstanbul, Bursa’nın Kocaeli, Trakya’nın İstanbul ile entegre olduğu çok büyük bir kentsel ağ içerisinde yaşanıldığını kaydetti.
Kentlerin dünya üzerinde üretilen ürün ve hizmetlerin net bir tüketicisi konumunda olduğuna dikkati çeken İlhan, şöyle devam etti:
“Şu anda da biz döngüsel bir Ekonomi sisteminde değil de daha ziyade geleneksel lineer bir ekonomi sisteminde yaşadığımız dolayısıyla sürekli doğal alanlardan, doğal kaynaklardan, yeni girdi alıp onları tüketip veya tüketmeden çöpe atıp tüm ekolojik düzeni bozup bugün ‘biyoçeşitlilik çöküşü’ ve iklim krizi dediğimiz, orta ve uzun vadede etkilerinden korktuğumuz, Güncel etkilerini de giderek daha fazla görmeye başladığımız şiddet ve sayısı artan doğal afetlerde olduğu gibi bir yapıyla karşı karşıya kalıyoruz. Burada çok ciddi bir değişiklik yapılması gerekiyor. Bunun da çözümü gördüğünüz gibi ‘o zaman kentler olmasın’ demek değil. Çünkü tam tersi bir trendle şu an kentlerin sayısı kapladıkları alan ve nüfus yoğunluğu artmaya devam ediyor. 2050 senesine geldiğimizde insanlığın çok büyük bir kısmı kentlerde yaşıyor olacak.”
Kentler sıkıntı içindeyken sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ulaşılmanın gerçekçi gözükmediğini dile getiren İlhan, kentsel dayanıklılığın toplumsal, ekonomik sorunlarda, kültürel mirasın ve kent kimliğinin korunmasını ve geliştirilmesini içerdiğini belirtti.
İlhan, “Türkiye’de 1950’lerden sonra gecekondu mahallelerinin ortaya çıkması plansız bir kentleşmeyken bugün ABD’de Amerikan banliyölerinin bile isteği planlı bir şekilde verimsiz yapılması, büyük alanların tek katlı, iki katlı tek ailenin yaşayabileceği, planlı şekilde hatalı kentsel yayılma örneği olarak ortaya çıkıyor.” diye konuştu.
Çalıştay, “Sosyal ve Çevresel Etki Odağında Proje Değeri Oluşturma”, “Yer Odaklı Etki Yatırımının Finansmanı” ile “Sahada Etki Yaratmak” başlıklarıyla devam edecek.
Kaynak: Ensondakika.com
COMMENTS