Dünya Bankası 2016 yılının Ocak ayında kamu ve özel sektör ortaklıkları (PPP) çerçevesinde bir rapor yayımladı.
Tahminlere göre 57 trilyon dolarlık bir altyapı yatırımı Sürdülebilir Kalkınma Hedefleri’ne giden süreç için gerekli olan miktar olarak tahmin ediliyor. 2030’a yaklaşırken, kamu-özel ortaklıkları da şüphesiz sürdürülebilir kalkınma gündeminin olmazsa olmaz parçalarından biri olarak karşımıza çıkıyor.
Hükümetler genellikle özel sektördeki ortaklıklarında büyük altyapı projeleri için dirsek teması ile bir araya geliyor. Ayrıca, zaman zaman fazlasıyla kamu borcunun altına giren devletler, büyük altyapı projelerine kaynaklarının bir kısmını ayırıyor. Bazen yereldeki halkın bu büyük yatırım projelerine olan ihtiyacının önemsenmemesi de fayda-değer analizinde sorunlarla birlikte tam bir felakete dönüşebiliyor. Öte yandan vatandaşlar ve sivil toplum sık sık şeffaf olmayan hükümetlerin tedarik politikalarını (vergi ödeyenler ve şeffaflık talep eden bireyler için kötü verimsiz anlaşmalar) eleştirerek süreci takip etmeye da çalışıyorlar.
Dünya Bankası konuyla ilgili açlık verileri ve kamu ve özel sektör ortaklıkları (PPP) açıklamaları rehberliğinde geçtiğimiz ay, PPP işlemleri örnek açıklamalarıyla kamu çerçevesi raporunu yayınladı. Rapor, kamu güveni inşası ve şeffaflık temelinde kalkınma projelerinin PPP raporlarında en verimli yollarını anlatan ve politika yapıcılara bu bağlamda yol gösteren bir rehber niteliği taşımaktadır. Aynı zamanda rapor, G20 tarafından derlenerek Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü ile ortaklaşa geliştirilmiştir.
İçerik olarak PPP altyapı uygulamaları deneyimi olan 13 ulusal ve ulus-altı hükümet çalışmalar serisi ile yapılandırılan rapor, birçok açıdan çeşitli proaktif matriksler ile protokol açıklamalarının bulunabileceği bir proje sürecini ele almaktadır. Ayrıca, benzeri daha önce yayınlanmayan politik ve ekonomik sonuçlara ve bunların kamuya açıklamalarından beklenen geri dönüşleri temel alarak hazırlanan bir süreç sunmaktadır.
Rapor öncelikle politika yapıcılar için tasarlanmış bir araçtır. Fakat, PPP uygulayıcıları, araştırmacılar, sivil toplum örgütleri ve genel kamu içinde şeffaflık noktası bir gelişim aracı olarak da kullanılabilmektedir. Kamu-sivil değerlendirmeler ve yorumlar için 29 Şubat’ta başlayacak olan 3 aylık bir danışmanlık süreci belirlenmiştir. Bu süreçten sonra final çerçeve elde edilip yıl ortasına kadar yayınlanması planlanmaktadır. Dünya Bankası bu konuda hala yapılacak bir çok işin olduğunun da altını çiziyor. Hükümetlere ve devletlere verilecek olan taslakta dizayn ve kullanım açısından PPP matrikslerinin açıklamalarına standart ve pratik kaynaklar oluşturulması da yapılması düşünülen bir diğer çalışma olarak belirtiliyor. Bu kapsamda örnek verilebilecek standartlaştırma işlemleri ise şöyle açıklanabilir; ülkeden ülkeye değişen ekonomik veriler ve sistemler bir yoksullluk sınırı belirlenirken kriterlerin objektifliğive uygulanabilirliği noktasında hatalar vermekte, bu sebeple ülkeden ükeye spesifik ekonomik uygulamalar ve ülkelerin hakim olduğu sektörel yaklaşımların üzerinde durularak veritabanları oluşturulmaktadır. PPP matriksleri ise bu sektörel ağırlıklı değişkenlerin ülke bazında değerlendirilerek objektif bir sonuç vermeisni mümkün kılmaktadır. Örnek olarak alım gücünün her ülkede dolar ile sabitlenmesi bazı durumlarda mümkün olmamakla birlikte, ülkedeki hakim sektörün ülke ekonomisindeki payı ile de değişiklik gösteren bir ekonomik trend oluşturduğu da gözlemlenmiştir. Her ülkeye özel oluşturulan aynı zamanda birçok ortak değişkenle hesaplanan matriksler yoksulluk sınırını küresel çapta her ülke için kabul eidlebilir ortak bir kriter olarak sunabilmektedir.
Matrikslerin içindeki değişkenleri ise birkaç örnekler açıklamak mümkün; ülkelerin ya da ülkedeki şirketler ve kurumların muhtemel borçları, ödeme aralıkları, üretilen birim ya da hizmet başına devlet desteği ya da yapılan ödemeler, vade ya da risk değişkenli garantiler üzerinde yapılan kısıtlamalar ve standartlaştırma işlemleri PPP’leri belirli bir çok değişkenin içerisinde bulunduğu genel bir sisteme entegre ederek PPP’lerin temel çalışma prensibini oluşturmaktadır.
Dünya Bankası kamu-özel ortaklıkları üst direktörü olan Laurence Carter ise konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Yaptığımız bu çalışma hükümetlerin yapabilecekleri işlerin elverişliliğini ve yapılabilirliğini dengeleyen bir anlaşmadır. En çok tıkandığımız noktalar arasında şunlar bulunuyor: PPP ile ilgili tüm raporlamalar ve çalışmalar; kurumsal kapasite eksikliğinden kaynaklanan bilgi toplama ve dağıtma süreçlerindeki aksaklıklar. Bu sebeple bir çok hükümet aslında kamuoyunu aydınlatma noktasında isteksiz değil, fakat bunun tam olarak nasıl yapılacağını da bilmiyorlar.”
Ek olarak kamu-özel ortaklıkları çerçevesinde dünyada 139 gelişmekte olan ülkede ortaklık projeleri uygunlanmakta. Bu kapsamda kamu ve özel sektör arasında işbirliği geliştirildi ve 157 adetle en fazla proje enerji sektöründe gerçekleştirildi. Tüm sektörlerde ortalma olarak bir projenin değeri 419 milyon dolar oldu. Türkiye’de ise 12.5 milyar dolarla, en çok yatırım yapan ülkeler arasında 735 milyon dolarlık ortalama proje değeri ile 2. sırada.
Rapora ulaşmak için tıklayınız.