AnasayfaKüresellik

Küreselleşme, yeni bir işletim sistemine mi ihtiyaç duyuyor?

Küreselleşme, yeni bir işletim sistemine mi ihtiyaç duyuyor?

2 Nisan 2009 tarihinde Londra’da gerçekleşen G20 Liderleri Zirvesi, küresel iş birliğinin en iyi örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Kötü durumdaki 2008 mali krizinden sonra düzenlenen zirve, sermaye piyasalarına duyulan güvenin yeniden kazanılmasında ve küresel ekonominin serbest düşüşünün önlenmesinde oldukça etkili oldu.

2008 krizi uluslararası toplumun; finansal yönetişimlerden, yeni teknolojilerden, değişen pazar ve makroekonomik koşullardan fazlaca şikayet ettiğini gözler önüne sermişti. Dünya Ekonomik Forumu, on yıl geçmesine rağmen şimdi de benzer bir durumda kaldığımızı belirtiyor. Dördüncü Sanayi Devrimi, ekonomileri ve toplumları örgütlemek amacıyla uluslararası iş birliği yapmanın zorluklarına meydan okuyor. Sağlayacağı yararları en üst düzeye çıkarmak ve en son teknolojik ilerlemelerin risklerini azaltmak adına küresel politika çerçevelerinin güçlendirilmesi gerekiyor.

Mevcut teknolojik bozulma dalgası üç dönüşümle birleşiyor: yeni ekolojik zorluklarının ortaya çıkması özellikle iklim değişikliği; çok kutuplu bir dünya düzenin ortaya çıkışı; artan eşitsizliklerin yol açtığı toplumsal hoşnutsuzluk patlaması. Bu üç dönüşüm birlikte ele alındığında; politik, kurumsal ve uluslararası yönetişim modellerinin değişen gerçeklere nasıl adapte edildiğine bağlı olacak yeni bir küreselleşme aşaması olan Küreselleşme 4.0’ı temsil ediyor.

Değişimin hızına ayak uydurabilmek için uluslararası ve yerel yönetimlerin “İşletim Sistemleri’nin” yükseltilmesi gerektiğine inanılıyor. Bu amaç doğrultusunda, II. Dünya Savaşı’nın sonunda Birleşmiş Milletler sistemini ve Bretton Woods kurumlarını doğuran diyalog süreçleri “Dumbarton Oaks ve Bretton Woods konferanslarından” ilham alınabileceği söyleniyor. Bugün halen devam etmekte olan teknolojik, ekolojik, jeopolitik ve sosyal değişikliklerin yönetişim sonuçları hakkında benzer fakat daha kapsayıcı diyalog süreçlerine ihtiyaç duyuluyor. Bu değişiklikler ülkeleri, sektörleri ve geleneksel politika alanlarını kapsadığı için küresel bir cevap talep ediliyor. Yönetişimi değişen dünyayı, Küreselleşme 4.0’a adapte etmek yönündeki itici gücü sağlamak için başka bir kriz beklenmemesi gerektiğine inanılıyor. Her seviyeden farklı paydaşların oluşturduğu, daha derin işbirlikleri konusunda çok sayıda fırsat bulunuyor.

Dünyanın şu an ihtiyacını duyduğu şey; ortak zorluklarla ilgili ortak diyaloglara girme konusunda hükûmetlerin ve sivil toplum liderlerinin yenilenmiş bir işletim sisteminin etrafında toplanmasıdır.

Kaynak