Uçuşlar sırasında türbülansa girmek hemen hemen tüm yolcuların korkulu rüyasıdır. Geçtiğimiz Ağustos ayında Londra’dan havalanan bir uçağın transatlantik yolculuğu sırasında türbülansa girmesiyle yaşanan şiddetli sarsıntı sonucu, uçak İrlanda havaalanına acil iniş yaptı. Türbülansın şiddetinden dolayı tavanında çökme meydana gelen uçakta yolculardan ve uçuş görevlilerinden oluşan 12 kişi hastanelik oldu.
Bu olayın ardından yapılan araştırmalara göre, bilim insanları küresel ısınmanın dünya atmosferini etkilerken uçuşlar sırasında da uçakların türbülansa girerek sarsıntılı bir yolculuk geçirmelerine neden olduğunu savunuyorlar.
Federal Havacılık İdaresine göre, türbülans atmosferdeki soğuk ya da sıcak hava hareketlerinin, gök gürültülerinin ve jet akımlarının oluşturduğu hava basıncıdır. “Açık hava türbülansı” gökyüzünün açık olduğu durumlarda görülemez ve pilotların bu akımı algılaması zor olur.
Reading Üniversitesi’nden bilim adamlarının araştırmalarına göre havada türbülans oluşması iklim değişikliğinden kaynaklanıyor, çünkü iklim değişikliği hava akımlarının yönünü ve şiddetini değiştiriyor. Bu yüzden iklim değişikliği uçuşlar sırasında türbülans yaşanma ihtimalini de beraberinde getiriyor.
Sivil Havacılık Organizasyonu 2016 Çevre Raporuna göre de küresel iklim değişikliği uçuşların rotasını ve kullanılacak yakıt miktarını belirleyen en önemli etken.
Havacılık Sektörünün İklim Sektörüne Etkisi
İklim değişikliği ve yakıt tüketimi birbirini karşılıklı etkileyen bir süreç. İklim değişikliğinden dolayı hava olaylarının sürekli değişmesi uçuşları etkilerken diğer bir yandan da kullanılan fosil yakıtlar iklimin hızla değişmesine neden oluyor.
Havacılık sektörü, taşıt sektöründe en çok yakıt tüketimi yapan sektör olarak yer alıyor. Uçaklarda kullanılan yakıtların sadece yüzde 3’ü sürdürülebilir bu yüzden sürdürülebilir yakıtları kullanımının artması iklimi değişikliğinin hızlanmasının önüne geçebilir.
Dünya Ekonomik Forumu’nun verilerine göre, hem iklim değişikliğinin önüne geçmek hem de havacılık sektöründe sürdürülebilir yakıtların kullanımının artması için ekonomik olarak 2030 yılına kadar %10 oranında büyüme sağlanması gerekiyor.