ABD’li şehir plancısı ve mimar Tim Smith, sürdürülebilirlik için nasıl bir yaşamsal çerçeve oluşturulması gerektiğini anlattı.
ABD’li şehir plancısı ve mimar Tim Smith, TEDx konuşmasında sürdürülebilirlik kapsamında yeni bir anlayıştan bahsetti: şehir ekolojisi.
Tim Smith; şehir ekolojisinin (“Civic ecology”) bir topluluk sistemi olduğunu, bunu toplumların kendilerinin dizayn ettiklerini ve bazen bunun için dışarıdan uzman yardımı aldıklarını iletti.
Bu kitap muhteşem.
Smith; şehir ekolojisi kavramının, 21. yüzyıl profesörlerinde Eugene Victor Walter’ın bir kitabı olan “Placeways: A Theory of the Human Environment”da anlatıldığını ve kitabın, bugün 2 çevresel tehditle karşı karşıya olduğumuzu söyler: çevre kirliliği ve anlam kaybı.
Çevre kirliliği; iklim değişikliği, barınak kaybı, hava kirliliği, doğal çevre kaybı gibi aşina olduğumuz konuları içeriyor. Anlam kaybı ise; sosyal sermaye, kamu kuruluşlarına güven ve kendi yerel kaynakların kaybı manasına geliyor.
Sürdürülebilirliğin yeşil kutusunu açmalıyız.
Smith; şehir ekolojisi çerçevesindeki paradigmayı: uzmanların, problemlerin ve çözümlerin neler olduğunu tespit etmeleri; bu tespitleri pazarda sergilemeleri gerektiğini; ve biz müşteriler bakıp bunları beğenirsek, gri şeylerimizi yeşil şeylerle değiştireceğimizi anlattı. Buradaki fikrin, hepimizi yeşil müşteriler haline getirmek olduğunu belirtti.
Smith, sorulması gereken iki soruyu dinleyicilerle paylaştı: 1- Biz vatandaşlar olarak nasıl kendi kaynaklarımıza, kendi sürdürülebilirliğimize sahibiz? 2- Biz vatandaşlar, kendi sürdürülebilirliğimizi nasıl sağlıyoruz?
Şehir ekolojisi herşeyin birleşimidir.
Şehir ekolojisi şunları içeriyor: enerji, su, atık, besin, yiyecek, bilgi, para ve kültür. Bunlar, bina değil, topluluk yazılımının konusu. Smith, örneğin, ayrı ayrı su veya enerjinin değil, bunun su-enerji meselesi olduğunu ve herşeyin bir harman olduğunu anlattı. Şehir ekolojisinin ayrıca, sivil toplumla alakalı olduğunu dile getirdi.
Doğaya ve sosyal ekonomik sistemlere çok yakın olan insani ekosistemler yaratmak gerekiyor.
Şehir plancısı ve mimar; konuşmasında bahsi geçen yeşil kutu içerisinde değiş-tokuşlar yapılmasının önemine dikkat çekiyor: 1- Teknolojinin tek çözüm ve yönlendirici olduğu düşüncesinden, paylaşılan topluluk değerlerine geçiş. 2- Benimsenen temel etiğin verimlilik olması kabulünden, yeterlilik ve algılanabilirlik anlamlarına da gelen ölçülebilirliğe geçiş. İnsani değerleri öne çıkarmak önemli. 3- Dizayn alanında, daha iyi bilim ve yeşil donanımdan, daha iyi demokrasiye ve toplumla daha iç içe bir yazılıma geçiş.
Ekoloji öğreniliyor.
Smith; insanların denediği, yanıldığı, başardığı, bilgi inşa ettiğini; insan ve ekoloji ilişkisinin topluma yayıldığını ve böylelikle geliştiğini söyledi.
Şehir ekosisteminde yaşam nasıl olur?
Tim Smith bir hikayesini dinleyicilerle paylaştı: “Bir dönem Chestnut Hill adında bir yerleşim yerinde yaşadım, Philadelphia’nın kuzey doğusunda. Üç bin yıllık bir topluluk bu, 1690’dan beri süregeliyor ve sürdürülebilirliği bilmiyor. Buranın yazılımından bahsedeceğim sizlere. Ayda bir kez vatandaşlar atıklarını bir alanda topluyor, gelen çöp kamyonuna bunları yüklüyor ve bunları satıp topladıkları parayla Chestnut Hill’e yeni binalar, yenilemeler, çocuk parkı gibi katkılar sağlıyorlar. Yaşadıkları yerde nelerin yapılması gerketiğine birlikte karar veriyorlar”.
Toplumsal ekoloji okulunun sacayağı: ekonomi, ekoloji ve sosyal sermaye.
Başka bir örnekte Smith; birisinin parlak bir fikrinden bahsetti: “Şehirle partnerlik yapılıyor, bir çipiniz oluyor, haftalık olarak geri dönüşüme gidecek atıklar biriktiriliyor, geri dönüşüme giden atıklardan sonra çöp boşaltılınca, sizde bulunan kredi kartı puan biriktiriyor. Bu da size iş hayatında fayda sağlıyor”.
Donanım + Yazılım = Sürdürülebilirlik.
Smith, topluluk içerisinde 5 önemli noktayı belirtti: 1- Sistemler, 2- Alan, 3- Yeni sosyal anlaşma (oy vermek ve vergi ödemenin ötesinde; yeni şeyler oluşturmak, inşa etmek ve bunların yönetimi sorumluluğunu üzerinize almak), 4- İhtiyaç ve varlıkların eşleştirilmesi, ve 5- Dinamik (“Şehirler, topluluklar, yerleşim yerleri hiçbir zaman tamam değildir, bu nedenle her daim yeni sistemlere açık olmamız gerekiyor”).
Tim Smith ayrıca, herhangi bir topluluğun dizayn için kendine sorması gereken soruları paylaştı: 1- Şuanda toplum olarak neredeyiz? 2- Nerede olmayı hedefliyoruz? 3- Oraya nasıl geliriz? 4- Oraya geleceğimizden nasıl emin oluruz? 5- Kim buna yardımcı olur?
Söz konusu dizayn sürecinde ise; masa başına geçip birlikte dizayn ve planlama sürecine katılan insanlardan bazılarının birbirlerini sevmediğini, siyasi bakımdan dağılmış olduklarını anlattı. Ancak, bu insanların bir araya gelerek bir harita üzerinde kendi yerleşim yerlerini tasarladıklarını söyledi. Bu haritada yeni sürdürülebilir toplumu oluşturduklarını; burada, bina ve donanım olmadığını, sadece akımlar olduğunu vurguladı.
Smith, herkesin kendini sorgulamasının önemine dikkat çekti ve herkese şu soruları yönelterek konuşmasını sonlandırdı: Sürdürülebilirlik; ya siyasi partilerin değil, her bir toplumun içerisinde bulunan bir girişimse? Ya kalbimizin derinliklerinden gelen bir hissiyatsa? Ya biz, bunca zamandır beklediğimiz altyapıysak?