İstanbul Politikalar Merkezi, Türkiye’nin 21. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı (COP 21) öncesi ilan ettiği Ulusal Katkı Niyet Beyanı’nı (INDC) incelediği Kömür Raporu’nu yayınladı.
İklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik 21. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı (COP 21) öncesinde katılımcıların Ulusal Katkı Niyet Beyanı’nı (INDC) sunma gerekliliği, Türkiye de 30 Eylül’de gerçekleşti.
İstanbul Politikalar Merkezi’nin yayınladığı “İklim Değişikliği, Ekonomi ve Sağlık Açısından Türkiye’nin Kömür Politikaları Kömür Raporu”nda Türkiye’nin emisyon azaltımı hedefini belirleyen bu beyanın Türkiye’nin enerji politikalarındaki izdüşümlerini ele alıyor.
Rapora göre Türkiye’nin toplam enerji üretiminin %88’ini, elektrik üretiminin ise yaklaşık %70’ini fosil yakıtlar sağlıyor. Enerji politikalarında fosil yakıtlara özellikle kömüre verilen ağırlık, karbondioksit salımıyla iklim değişikliğine neden olurken, gaz ve partikül madde emisyonu açısından da çevre ve insan sağlığını olumsuz etkiliyor.
Tüm dünyada elektrik ve ısı üretiminden kaynaklanan karbondioksit emisyonun %72’sinin kömürden kaynaklandığını aktaran rapor, nüfus ve ekonomi açısından dünyanın en büyük yirmi ülkesinden biri olan Türkiye’nin mevcut kömüre dayalı hızlı enerji üretim artışı anlayışının, Türkiye’nin belirlediği sera gazı azaltım hedefini tartışmalı kıldığının altını çiziyor.
“Temiz Kömür” söyleminin teknik açıdan tartışan Kömür Raporu yerli kömür rezervelerini kullanarak enerjide dışa bağımlılığını sonlandırmayı düşünen Türkiye’nin iklim değişikliğinde, sürdürülebilir enerji politikalarında, çevre ve halk sağlında ve iş güvenliğinde ciddi sorunlar yaratacağını öne sürmektedir.