Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), son yayımladığı raporunda iklim değişikliği yüzünden su bulma zorluğu yaşayan çocukları, 2040 yılına doğru, daha kötü günlerin beklediğine dikkat çekiyor.
Her yıl Dünya Su Günü’nde yayımladığı raporla gelecekte susuz kalma tehlikesinin sonuçlarını ortaya koyan UNICEF, bu yıl da iklim değişikliğinin bir sonucu olarak su kıtlığının dünyadaki 600 milyon çocuğun 2040 yılına kadar son derece sınırlı su kaynakları olan bölgelerde yaşamak zorunda kalacağını ortaya koydu.
Dünyanın bir çok yerinde kuraklık baş gösterirken özellikle Nijerya, Somali, Güney Sudan ve Yemen’in büyük bir kısmı ölümcül derecede su sıkıntısı çekiyor. UNICEF, yalnızca Etiyopya’da bu yıl dokuz milyondan fazla kişinin güvenli içme suyu almayacağını öngörüyor. Yaklaşık 1,4 milyon çocuk Güney Sudan, Nijerya, Somali ve Yemen’de gıda yetmezliği yüzünden ölüm riski taşıdığını belirtti.
Bu yıl Dünya Su Günü’nün teması “atık sular” olarak belirlendi. Atık suların azaltılmasını amaçlayan BM, dünyada yaklaşık 2 milyar 400 milyon insanın temiz su koşullarına sahip olmadığı vurguladı. Değişen iklim koşullarıyla birlikte her geçen gün güvenli su kaynaklarına erişilmesi giderek zorlaşıyor. Bu yüzden bir çok insan özellikle de çocuklar gelecek hayatlarını zorlu koşullar altında geçirmekle tehdit ediliyor.
Rapor yazarlarından Nicholas Rees’in bildirdiğine göre, endüstrileşme ve demografik değişimler tüketimi artırdığından su tehdidi özellikle Güney Asya ve Orta Doğu bölgelerinde hızlanacağını belirtti. Su tehdidinin hızlı kentleşme yaşanan alanlarında yükselişe geçtiğini ve bunu da en çok Afrika ve Asya bölgelerinde görüldüğünü belirtti.
Çarşamba günü yayınlanan bir başka rapor, İran’ın benzeri görülmemiş bir su kriziyle uğraştığını ve bölgesel sorunlardan da kaynaklanan çevresel sorunlarla birlikte daha büyük bir tehditle karşı karşıya olduğunu vurguladı. Londra merkezli STK olan Small Media’dan yapılan araştırmada, su kıtlığının önümüzdeki on yıl içerisinde ülkenin geniş kesimlerini yaşanamayana yakın alanlara dönüştürebileceği gözler önüne serildi .
İran’ın modern tarihiyle karşılaştırılamayan bir su kriziyle karşı karşıya olduğunu belirten uzmanlar, göller ve nehirlerin kuruduğunu hatta İran’ın en derin yeraltı su rezervlerinin bile artan nüfus ve sürekli işleyen tarım sektörü yüzünden giderek azaldığını belirtiyorlar.
Sonuç olarak ortaya çıkan toprak erozyonu, ülke çapındaki ormanların yok edilmesini hızlandırıyor ve toz fırtınalarının yaşanması da hava kirlilik oranında keskin bir artışa neden oluyor.
Birleşmiş Milletler raporunda, 36 ülkenin mevcut yenilenebilir kaynağı fazlası geçtiğinde ortaya çıkan son derece yüksek su kıtlığı tehlikesine maruz kalınacağı bildiriliyor. Hızla artan sıcaklıklar, yükselen deniz seviyeleri, su taşkınları ve seller, ve eriyen buzullar, kuraklığın giderek artmasına neden oluyor ve aynı zamanda suyun kalitesini ve kullanılabilirliğini de düşürüyor.
İklim değişikliğinin çocukların yaşamları üzerindeki etkisini azaltmaya yardımcı olacak bir dizi tavsiyede bulunan rapor, iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkisi kaçınılmaz ancak alınan önlemlerle suya kaynaklarına erişim olanakları çeşitlendirilebilir. Böylelikle, suya erişim önceliği bulunan savunmasız çocuklar daha güvenli bir gelecekte yaşayabilir.
Raporda, ilerleme kaydedenler açısından Paraguay’ın kırsal kesimlerinde yerel halkın su kaynaklarına erişim konusunda ilerleme kaydedildiği görüldü. 2000 yılında güvenli suya kırsal nüfusun sadece %51’i erişebiliyorken, şimdilerde bu oran %94’e yükseldi.
Papua Yeni Gine, Madagaskar ve Mozambik, kırsal alanlarda temiz suya erişim problemi olan bölgeler olarak öne çıktı.
Rapora göre, dünya nüfusunun yarısı ise 2050’de su kaynaklarına yeterli derecede ulaşamayacak, bu yüzden israf edilen sular için dünyanın bir başka yerinde büyük savaşlar verildiğini göz önüne alıp daha dikkatli olunmalı.