Bir zamanlar Kaliforniya’nın Silikon Vadisi gibi teknoloji merkezlerinin bulunduğu ABD’deki şehirler, girişim sermayesi olarak küreselleşti. Martin Refah Enstitüsü tarafından yayımlanan raporda, Global Startup City’in yükselişi ve yüksek teknolojili yeni şirketlere yapılan girişim sermayesi yatırımları ortaya çıkarıldı. Dünya çapında girişim sermayesi yatırımları, son olarak detaylı verilerin mevcut olduğu 2012 yılında 42 milyar dolara ulaşmış ve 150’den fazla büyük şehir bölgesine yayılmaya başlamıştı.
Aşağıdaki harita, dünyanın önde gelen girişim sermayesi yatırım merkezlerini gösteriyor. Haritadaki en büyük nokta aynı zamanda en büyük girişim sermayesi yatırımını göstermektedir. Bu girişim sermayelerinin çoğunluğu Amerika Birleşik Devletleri’nin doğu ve batı kıyılarında, Batı Avrupa’da ve Çin ile Hindistan’ın mega kentlerinde yer alıyor. ABD, toplam küresel girişim sermayesinin yüzde 70’ine tekabül eden ve yüzde 14’le Asya ve Avrupa’yı takip eden dünyanın en baskın girişim sermayesi merkezi konumunda bulunuyor.
Aşağıdaki tabloda, dünya genelindeki en yüksek 20 girişim sermayesi yatırımı bulunan büyük şehirler listelenmiştir. ABD, ilk altı büyük şehre ve en iyi 20. büyük şehrin 12’sine ev sahipliği yapıyor. Bu şehirlerden San Francisco, San Jose, Boston, New York, Los Angeles ve San Diego, toplam küresel girişimin yaklaşık yüzde 45’ini oluşturuyor. Ve iki büyük şehir bölgesi olan San Francisco Körfezi Bölgesi ve Boston-New York-Washington Koridoru, küresel girişim yatırımının yüzde 40’ından fazlasını oluşturuyor.
Venture-Capital Investment by City (Şehirlere Göre Girişim Sermayesi Yatırımları)
Ancak, önemli girişim yatırım merkezleri ABD dışında da zamanla büyüdü. 842 milyon dolar ile Londra, dünyanın yedinci en büyük girişim merkezi olma özelliğini taşıyor. Toronto, 628 milyon dolar ile 12.sırada ve Paris, 449 milyon dolar ile 16.sırada yer alıyor. Çin ve Hindistan’ın her biri iki büyük şehir ile temsil edilmekte: Pekin, 758 milyon dolar ve Şangay, 510 milyon dolar ile 9. ve 14. sırada yer alırken, Mumbai, 497 milyon dolar ve Bangalore 419 milyon dolarlık yatırım sermayesi ile 15. ve 17. sıralarda yer alıyor.
New York, Londra ve Pekin gibi daha büyük metropollerin boyutları esas alındığında bir avantaj olarak görülüyor. Bunun kontrolünü eline geçirmek için, kişi başına düşen yatırıma yönlendirilen girişim sermayesine bakmak daha anlamlı olacak.
Aşağıdaki harita, önde gelen küresel şehirlerde kişi başına düşen girişim sermayesi yatırımlarını göstermektedir. Yine, en büyük noktalar Amerika Birleşik Devletleri’nin Doğu ve Batı Kıyılarında ve Kuzey Amerika’da görünüyor. Ayrıca Avrupa’da büyük bir nokta konsantrasyonu var ancak bu oran Asya’da daha seyrek görülüyor.
Aşağıdaki tabloda, ilk 20 büyük şehir listelenmektedir. Kişi başına bile olsa en yüksek oranlar yine Körfez Bölgesi’nde hakim olmaya devam ediyor. San Jose ve San Francisco bir kez daha listenin başında gelirken Boston da onları takip ediyor. Ancak şimdi, North Carolina Araştırma Üçgeni’ndeki Durham, beşinci sıradayken San Diego’yu takip ederek dördüncü sıraya yerleşti. New York’ta olduğu gibi Austin, Seattle ve Denver gibi teknik merkezler de listede yer almaktadır. En önemlisi, Jacksonville, Madison, Greensboro ve New Haven gibi ABD genelinde yer alan küçük şehirler da listeye giriyor.
Kişi başına düşen girişim sermayesi miktarı
ABD dışındaki Toronto, ilk yirmiye girmeyi başaran tek şehir oluyor. Genelde girişim yatırımıyla yedinci sırada yer alan Londra ,bu kez listede 39. sıraya düştü. Toplam girişim yatırımında dokuzuncu sırada yer alan Pekin, şimdi 55.sıraya düştü. Ve genel olarak 15. sırada yer alan Mumbai, nüfusu da kapsayan hesaplamada 70. sıraya düştü.
Diğer yandan aşağıdaki tablo, dünyanın ekonomik açıdan en güçlü 20 şehrine kıyasla en iyi 20 girişim sermayesi merkezini karşılaştırıyor.
İki liste arasında bazı çakışmalar olsa da, hiçbir şekilde aynı değil. Dünyanın ekonomik açıdan en güçlü şehri olan New York, girişim sermayesi yatırımı kısmında dördüncü sırada yer alırken, dünyanın önde gelen girişim merkezi olan San Francisco, dünyanın 23. önde gelen küresel kenti konumundadır. Dünyanın önde gelen 12 kenti, en büyük 25 girişim sermayesi merkezi arasında yer almaktadır. Dünyanın en büyük 25 küresel kentinin 15’i, dünyanın en büyük 60 girişim sermayesinin merkezidir.
Kısacası, ABD de başta olmak üzere daha küçük yerlerde kişi başına düşen yatırım sermaye oranı daha iyiyken, girişim sermayesi yoğunluk ve dinamizmiyle giderek artan bir şekilde büyük küresel şehirlere akıyor. Önemli merkezler Körfez Bölgesi ve Boston-New York-Washington Koridoru olarak kalırken, ABD dışındaki bir dizi küresel şehir, girişim sermayesi destekli yüksek teknolojili yeni şirketler için önemli merkezler haline geliyor: Avrupa’daki Londra, Paris ve Moskova; Kanada’daki Toronto; Çin’de Pekin ve Şangay; Hindistan’da Mumbai ve Bangalore. Dünyanın her yerindeki ilk 10 büyük şehir, küresel girişim yatırımının yarısından fazlasını oluşturuyor, en iyi 20 büyük şehir ise neredeyse üçte ikisini, en çok da yüzde 50’sini oluşturuyor.
Sonuç olarak, küresel girişim yatırımları son derece pürüzlü, sivri ve az sayıdaki önde gelen şehirlerde ve büyük şehirlerde yoğunlaşıyor.
Girişim sermayesi yatırımları, Çin ve Hindistan gibi alanlara yayılmasıyla kesinlikle “küresel” hale gelmesine rağmen hakim olan merkezler, yoğunluğu, büyük üniversiteleri ve dünyanın dört bir yanından gelen yetenekleri çekmek için gereken açık fikirlilik ve hoşgörüyü birleştiren ABD’nin büyük şehirlerinde kalıyor. Mumbai, Bangalore, Pekin ve Şangay gibi şehirler, girişim yatırımını çekme ve başlangıç ekosistemleri oluşturma yeteneklerini göstermiş olmakla birlikte, girişim sermayelerinin seviyeleri Bay Area, New York ve Boston’un çok altında kalmaktadır. ABD’nin dışında, geleceğin parlak girişim sermayesi yatırım merkezi olan yerleri, Londra, Toronto ve Paris gibi yoğun, çeşitli ve küresel şehirler olup, uluslararası ölçekte yetenekler için etkin bir şekilde rekabet edebilecek yerlerdir.
Yatırımın bu düzensiz ya da sıçrayan doğası ve büyük kentlere akışı, banliyölerde yaşayan kampüslerden ya da “nerdistanlar*”dan daha geniş bir geçişi işaret ediyor. Son yıllarda yenilik ve girişimcilik büyük küresel kentlere ve yoğun ve çeşitli kentsel alanlara döndü. Bir zamanlar 20. yüzyılın sonlarında banliyö yenilikçiliğine ve başlangıç kümelerine doğru kayma gibi görünen şey, yoğunluk ve yenilik arasındaki uzun zamandır devam eden bağlantıdan kısa bir sapma olduğu kanıtladı.
(*Birçok yüksek teknoloji çalışanının yaşadığı kasaba veya banliyöya verilen isim.)